Yakın zamanda Gönderiler




 

Flaş Haber

Zakir KAYA:İhsan Yüce Yeşilçam'ın Gizli Kahramanı



İhsan Yüce, Türk Sineması'nın altın çağında adını fazla duyuramamış ancak sektörün önemli figürlerinden biridir. 1929'da Kafkasya'da doğan Yüce, göçmen bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Ancak onun yetenekleri ve katkıları, sadece sinema ile sınırlı değildi.


İhsan Yüce'nin sanat hayatı, geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Edebiyat, tiyatro, sinema ve hatta resim gibi farklı alanlarda etkili olmuştur. İzmir'deki tiyatro sahnesindeki çalışmalarıyla başlayan kariyeri, sonrasında sinema dünyasına adım atmış ve pek çok önemli esere imza atmıştır.

Kibar Feyzo gibi Türk sinemasının klasiklerinden birinin senaryosunu yazması, İhsan Yüce'nin yeteneklerinin sadece bir parçasını göstermektedir. Aynı zamanda şair ve yazar olan Yüce, pek çok eserinin yayımlanmamasıyla da bilinir. Bu, onun mütevazı kişiliği ve sanatına olan saygısının bir yansımasıdır.


İhsan Yüce'nin sanatında, toplumsal eleştiri ve insan haklarına duyduğu hassasiyet belirgindir. Eserlerindeki derinlik ve incelik, onu sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda düşünce adamı olarak da konumlandırmaktadır.

1991 yılında aramızdan ayrılan İhsan Yüce, sanat dünyasında derin bir iz bırakmıştır. Onun hayatı ve eserleri, Türk sinemasının altın çağının önemli bir parçasıdır. Bugün bile, onun eserleri ve mirası Türk sinemasının zengin kültürel dokusunu oluşturan unsurlardan biridir.


İHSAN YÜCE....1929 -1991..

Yeşilçam'ın Gönlü Güzel Bey Abisi İhsan Yüce'nin Nasıl Gizli Bir Kahraman Olduğunu Öğrenecegiz şimdi.
Türk Sineması denilince aklımıza nasıl Kemal Sunal,Adile Naşit,Münir Özkul gibi isimler geliyorsa onun sureti de gözümüzün önünde belirir.Belirir de,kimisi adını tam olarak getiremez.
Halbuki ömrü sanatla geçmiş bir adamdır.Sanat dediysek sadece sinema değil;yazardır,şairdir, heykeltıraştır,ressamdır,ağacı yontması bile sanata dahildir.Ancak onun hikayesini pek kimseler bilmez...

Kafkasya,Dağıstan göçmeni yedi çocuklu bir ailenin oğullarından İhsan Yüce.Ekim İhtilalinden sonra Türkiye'de önce Elazığ,sonra da İzmir'e yerleşmiş ailesi.Bundan sonra da İhsan Yüce kendi hikayesini yazmaya başlamış.Önce İzmir Atatürk Lisesi ve İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nden mezun olmuş.
Bir ara şirketlerde muhasebecilik yapmaya başlamış İzmir'de ama bu işin kendine göre olmadığını fark etmiş.1952'de İzmir'de Halk ve Çocuk Tiyatrosu'na katıldıktan sonra da Bizim Tiyatro'yu kurmuş.Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı ile Charlie Chaplin'in trajik son dönem filmi Sahne Işıkları'nı tiyatroya uyarlayarak sergilemiş.
Mesela ağalık düzeninin karşısında duran ve mükemmel bir sistem eleştirisi olan Kibar Feyzo'nun senaryosunun ona ait olduğunu pek kimseler bilmez.Kemal Sunal'ın oynadığı çoğu filmin senaryosunu yazmıştır.

Emekçiden yana olduğunu hiçbir zaman kamufle etme gereği duymamış,hatta hayatı boyunca da bu duruşunu hiç bozmamıştır.
Kibar Feyzo'da Maho'nun "Ula şurda 141-142 başsınız,hepinizi ben besliyim.Vallaha satarım köyü ha!" cümlesi,dönemin Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddesine yapılan bir göndermedir ve elbette İhsan Yüce'nin ince zekasının bir ürünüdür.
Çok şiiri ve hikayesi vardır ama yakınları dışında bunları pek bilen yoktur.Nedeni ise yine onun zarif kişiliği: "Şairlere saygısızlık olur" diye şiirlerinin hiçbirini yayınlamamış.Yalnız bir tanesini çoğunuz duymuşsunuzdur "Ekmek Şarap Sen ve Ben" şiirini.
1991 yılında evinde geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldığında onsuz kaldığına en çok üzülenlerden biri de kadim dostu Can Yücel'dir. Cenaze namazından sonra mezarlığa gitmemesine şaşıran ve bunun sebebini soranlara "İnsan arkadaşını gömer mi yahu!" diye cevap verecek kadar üzgündür hem de...

Eleştirdiği adamları birebir oynayacak kadar başarılı bir oyuncu,tüm duyguları en ince yerinden yakalamış bir sanatçı,bunca yeteneği tek vücutta barındırmasına rağmen tevazuyu hiç elden bırakmamış zarif bir adam

İhsan Yüce, adı belki geniş kitlelere pek tanıdık gelmeyebilir, ancak Türk sinemasının kalbinde, gizli bir kahraman olarak yaşamaya devam etmektedir.


Hiç yorum yok