Yakın zamanda Gönderiler




 

Flaş Haber

Zakir Kaya:Neyzen Tevfik: Mizahi Şairin Hiciv Dolu Yaşamı

    Neyzen Tevfik, Türk edebiyatının ve toplumunun önemli simalarından biridir. Gerçek adı Tevfik Kolaylı olan Neyzen Tevfik, hayatı boyunca mütevazı bir yaşam sürmüş, edebi ve toplumsal eleştirileriyle tanınmıştır.

Gayet mütevazidir Neyzen Tevfik. Bir gün Hocapaşa Camii’nin tabutluğuna gidip bir tabutun içine girer, kapağını üzerine örter ve uyur. Dünya malına zerre tamahı yoktur. Kimseye minneti de yoktur. “Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan yine aynı götle oturacaksın” der. Geçmiş günlere yananlara şöyle seslenir: “Geçen gençlik günlerine yanmayan Yok gibidir bense bakar geçerim. Yoku vara varı hiçe gömerek Her solukta bir gam yakar geçerim.”


İlk çıkardığı şiir kitabına da “Hiç” adını vermiştir. Kendisine memuriyet teklif eden Talat Paşa’ya memur olunca sonunda ne olacağım diye sorar. Talat Paşa memuriyet silsilelerini saydıktan sonra son kademeye gelir ve en son kademeyi şöyle söyler: Hiç. Neyzen Paşaya döner ve şöyle der: “İşte ben bugün de hiçim!”

1940’lı yılarda Bakırköy Akıl Hastanesi’nde 21 numaralı koğuş O’na ayrılır. Hem doktoru hem de dostudur ünlü sinir uzmanı Mazhar Osman. İstediği zaman gider kalır sonra canı istediğinde çıkar.

Gençliğinde hem Mevlevi hem de Bektaşi dergahlarında kalmış pek çok kişiden de feyz almıştır. Ancak hiçbir tarike bağlı kalmamıştır. Öyle ki; İstanbul’a medrese eğitimi için geldiği yıllarda sarık ve cübbe taşımadığı için medreseden; namaz kılmadığı ve abdest almadığı için de mevlevihaneden kovulur.

Savaş vurguncularından birinin dedikodusu yapılmaktadır. “Tonla parası var… Herifin bir eli yağda bir eli balda… Nereye gitse hemen yol açıyorlar!” diye. Neyzen “Gerçekten kenara çekiliyor mu herkes?” diye sorar “Çekiliyor.” cevabını alınca; “Demek cebindeki pisliğe bulaşmak istemiyorlar…” diye yapıştırır cevabı.

Bir gün Neyzen’e sorarlar: “Neyzen çalarken mi neşelenirsin yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?” Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemdir. Neyzen: “Maliye Vekili değilim ki çalarken zevk alayım” der.

İkinci Meşrutiyet döneminde nazırlığa getirilen bir zat çok geçmeden yeğeninin vali olarak atanmasını sağlar. Karşılaştıklarında Neyzen “Maşallah kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor.” deyince adam “Genç yasta vali oldu neden fasulyeye benzesin?” diye sorar. Neyzen de verir cevabı: “İşte ben de onun için benzetiyorum ya fasulye de sırığa sarılarak büyür.”

Hayatı yoksullukla geçmiş Neyzen Tevfik yüreği insan sevgisiyle dolu biriydi. Dünya malına hiç değer vermezdi. 1952 yılında Şehir Komedi Tiyatrosu’nda jübilesinin yapılacağı gün bir arkadaşına telefon açar kendisine bir takım elbise göndermesini ister. Arkadaşı elbiseyi gönderir. Jübile bitince sahnenin arkasında o elbiseyi çıkartıp oradaki garsonlara verir sonra eski elbiselerini giyer. Bana vereceğiniz parayı da yoksullara dağıtın der.

Nice abdalların bulmak için nice yıllar yanıp tutuştuğu aptalların ise dünya malında bulmayı umduğu o son mertebeyi ne de güzel izah etmiştir Neyzen. Hiçtir. Bu yüzden 28 Ocak 1953’de verdiği son nefesinde o “Hiç”i uğurlamak için binlerce insan akın eder Barbaros Bulvarı’na. En yüksek derecede devlet memurlarından kılıklarına çeki düzen vermeye çalışan sarhoşlara üniversite profesörlerinden sokak dilencilerine kadar binlerce insan… Hiçlik mertebesine erişmiş Neyzen’i “hep” birlikte uğurlarlar…


Edebi Mirası ve Toplumsal Katkıları

Neyzen Tevfik'in edebi mirası, Türk edebiyatının önemli eserleri arasında yer alır. "Hiç" adlı kitabı, hem tasavvufi derinlikleri hem de mizahi üslubuyla dikkat çeker. Şiirlerinde insanın varoluşsal sırlarını sorgulayan Neyzen Tevfik, aynı zamanda dönemin siyasi ve toplumsal yapılarına eleştiriler getirmiştir. Özellikle Maliye Bakanı'na yönelik hicivleri, onun cesur ve sivri dilli bir eleştirmen olduğunu gösterir.

Kültürel ve Felsefi Bakış Açısı

Neyzen Tevfik'in gençliğinde Mevlevi ve Bektaşi dergahlarında geçirdiği zamanlar, onun dini ve felsefi bakış açısını derinleştirmiştir. Geleneksel dini kuralların dışında kalan yaşam tarzı, onun dini kurumlarla karmaşık ilişkisini yansıtır. İstanbul'daki medrese eğitimi sürecinde yaşadığı sıkıntılar, onun özgür ruhunu ve eleştirel düşüncesini nasıl şekillendirdiğini gösterir.

Toplumsal Katılımı ve Mirası

Neyzen Tevfik'in toplumsal yaşamı, hem dönemindeki sosyal yapıyı hem de bireyin içsel dünyasını anlamamıza yardımcı olur. Bakırköy Akıl Hastanesi'ndeki deneyimleri, ruhsal sağlığı ve dönemin sağlık politikaları hakkında önemli ipuçları sunar. Onun son yıllarında gösterdiği yalnızlık ve içsel çatışmaları, Türkiye'nin kültürel hafızasında önemli bir yer tutar. 

Prof.Dr.Zakir Kaya


Hiç yorum yok