Araştırma: Islamicity Indices (İslamilik Endeksi)
Referans: Prof. Hossein Askari ve Ekibi – George Washington Üniversitesi
ÖNSÖZ: PUSULA NEREYİ GÖSTERİYOR?
(Prof. Dr. Zakir Kaya)
İslam, yüzyıllardır sadece bir "inanç" değil, aynı zamanda bir "yaşam nizamı" iddiasındadır. Ancak bugün bu iddianın sahipleri ile Kur’an’ın vaat ettiği ideal toplum arasında korkunç bir uçurum var. Prof. Hossein Askari’nin George Washington Üniversitesi’nde başlattığı Islamicity Index (İslamilik Endeksi) çalışması, İslam dünyasının yüzleşmekten korktuğu o soruyu soruyor: "Kendine Müslüman diyenler, Kur’an’ın emrettiği devleti mi kuruyor, yoksa tam tersini mi?"
Bu çalışma, cami sayısına değil; o camiden çıkan insanın sokağa, ticarete ve yönetime yansıttığı adalete bakıyor. Ve sonuçlar gösteriyor ki; Kur’an’ın tarif ettiği "Erdemli Toplum" coğrafyasında bugün Müslümanlar değil, başkaları oturuyor.
ARAŞTIRMANIN TEMELİ: ÖLÇÜLEN NEDİR? (KUR'AN'IN 4 TEMEL AYAĞI)
Prof. Askari ve ekibi, ülkeleri keyfi kriterlere göre değil, Kur’an-ı Kerim’den damıttıkları evrensel ilkelere göre puanladı. "Müslüman Ülke" olmak için gereken kriterler şu 4 ana başlıkta toplandı:
1. İktisadi Adalet ve Eşitlik (İktisat)
Kur’an, servetin sadece zenginler arasında dolaşan bir güç olmasını yasaklar (Haşr Suresi, 7). Yoksulluğun önlenmesi, fırsat eşitliği ve sosyal refahın tabana yayılması esastır.
Soru: Ülkede açlık var mı? Gelir dağılımı adil mi?
2. Hukuk ve Yönetim (Adalet ve Emanet)
"Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder" (Nisa Suresi, 58).
Soru: Hukuk herkese eşit mi işliyor? Rüşvet ve yolsuzluk var mı? Liyakat esas alınıyor mu?
3. İnsan Hakları ve Siyasi Özgürlükler (Hürriyet ve Şura)
İslam’da baskı yoktur, yönetim istişare (Şura Suresi, 38) ile belirlenir. İnsan onuru dokunulmazdır.
Soru: İfade özgürlüğü var mı? Yönetilenlerin yönetime katılma hakkı var mı?
4. Uluslararası İlişkiler (Barış)
Anlaşmalara sadakat ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmamak esastır.
TABLO: KİM "DAHA MÜSLÜMAN"?
Araştırma bu kriterleri uyguladığında ortaya çıkan tablo sarsıcıdır. Kur’an’ın emrettiği "Hukukun Üstünlüğü" ve "Sosyal Adalet" prensiplerini en iyi uygulayan ülkeler, nüfusu Müslüman olmayan Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri çıkmıştır.
Zirvedeki "Kur'ani" Ülkeler (İlk 10)
Bu ülkeler; yolsuzluğun olmaması, insana verilen değer ve adalet mekanizmasının işleyişi bakımından Kur'an'ın ideallerine en yakın olanlardır:
Yeni Zelanda (Adalet ve İnsan Hakları Puanı Zirvede)
İsveç
Hollanda
İsviçre
İrlanda (İlk çalışmalarda 1. sıradaydı)
Danimarka
Kanada
Avustralya
Lüksemburg
Finlandiya
Not: Bu ülkeler "İslam'ı kabul etmiş" değildir; ancak İslam'ın önerdiği toplumsal sözleşmeyi (adalet, çevre, dürüstlük) sistemlerine entegre etmişlerdir.
MÜSLÜMAN DÜNYASININ HAZİN DURUMU
Kendini "İslam Ülkesi" olarak tanımlayan devletler, Kur’an’ın bu temel parametrelerinde sınıfta kalmıştır. İbadet ritüellerinde (namaz, oruç) gösterilen hassasiyet; devlet yönetimine, şeffaflığa ve insan haklarına yansımamıştır.
| Ülke | Sıralama | Analiz |
| Katar, BAE, Malezya | 39 - 45 Aralığı | Müslüman ülkelerin "en iyileri" bile ancak ilk 40'a girebiliyor. Zenginlik var ama "Hukuk ve Özgürlük" puanları düşük. |
| Türkiye | 95 - 100 Aralığı | Tarihsel mirasına rağmen; hukukun üstünlüğü ve siyasi haklar endeksindeki gerileme nedeniyle kritik eşikte. |
| İran | 130 - 135 Aralığı | Şeriat ile yönetildiği iddiasına rağmen; adalet, özgürlük ve şeffaflık kriterlerinde listenin en altlarında. |
SONSÖZ: ŞEKİL Mİ, ÖZ MÜ?
(Prof. Dr. Zakir Kaya)
Bu tablo, İslam dünyası için bir "kıyamet" değilse bile, bir uyanış tokadı olmalıdır. Müslüman ülkeler Müslüman çıkmadıysa; sorun Kur’an’da değil, onu sadece bir "dua kitabı" zannedip "hayat kitabı" yapamayanlardadır.
Endeks bize şunu haykırıyor:
İslam’ın bayraktarlığı; minarelerin yüksekliğiyle değil, mahkemelerin adaletiyle ölçülür.
İslam’ın kalitesi; yer altındaki petrolle değil, yer üstündeki insanın onuruyla ölçülür.
Yeni Zelanda veya Hollanda’nın, bir İslam ülkesinden daha "İslami" standartlarda yaşaması; Müslümanların ellerindeki cevheri başkalarının işlediğini, kendilerinin ise sadece o cevherin bekçiliğini yaptığını gösteriyor. Türkiye’nin 95., İran’ın 130. sıralarda olması; İslam’ın çağrısının camiden çıkıp meclise, adliyeye ve sokağa inmediğinin en acı kanıtıdır.
Çözüm bellidir: İslam’ı sadece ritüellere hapsetmekten vazgeçip; onun adalet, liyakat, özgürlük ve ahlak temelli özüne dönmek. Aksi halde dünya, Müslümanlara değil, Müslümanların terk ettiği değerlere sahip çıkanlara saygı duymaya devam edecektir.


Yorumlar
Yorum Gönder