Bu gün görüntüleme sayısı

PROF. DR. ZAKİR KAYA'NIN EN YENİ BAŞMAKALELERİNİ İLK SİZ OKUYUN! FİLOLOJİK, TARİHİ VE BİLİMSEL DERİNLİK İÇEREN ÖZEL ANALİZLER! ENTELEKTÜEL ALANDA ÖNCÜ ARAŞTIRMALARI VE GÜNCEL TEZLERİ KEŞFET! PROF. DR. ZAKİR KAYA'NIN KALEMİNDEN DÜŞÜNCE DÜNYASINA YÖN VEREN İÇERİKLER.

Zakir Kaya: AĞRI DAĞI: JEOBİLİMSEL GERÇEKLİKTEN MİTOLOJİK YÜKSEKLİĞE

Zakir Kaya:   AĞRI DAĞI: JEOBİLİMSEL GERÇEKLİKTEN MİTOLOJİK YÜKSEKLİĞE


Prof. Dr. Zakir Kaya
Bağımsız Araştırmacı, Yazar, Şair – Kaya Haber Ajansı Kurucusu
ORCID: 0009-0002-8035-2147

E-posta: … egetimes@gmail.com


Özet

Bu çalışma, Türkiye’nin en yüksek zirvesi olan Ağrı Dağı’nın jeolojik, kültürel ve mitolojik boyutlarını bilimsel çerçevede incelemektedir. Dağın stratovolkanik yapısı, tarihsel evrimi, kutsal metinlerdeki yansımaları ve modern araştırmalarla ilişkilendirilmiştir. Ağrı Dağı, yalnızca bir coğrafi kütle değil, insanlığın kutsal hafızasında yer alan bir “yeniden doğuş” metaforudur. Çalışmanın temel amacı, bilimsel verilerle mitolojik anlatıların kesişiminde yeni bir okuma alanı önermektir.

Anahtar Kelimeler: Ağrı Dağı, Ararat, Nuh’un Gemisi, Volkanoloji, Mitoloji, Doğa ve İnanç İlişkisi


1. Giriş

Ağrı Dağı (5137 m), Doğu Anadolu’nun en yüksek volkanik oluşumudur. Türkiye–Ermenistan–İran sınır hattına yakın konumu, onu hem jeopolitik hem kültürel olarak özgün kılar.
Bilimsel açıdan bir stratovolkan olarak sınıflandırılan dağ, halk belleğinde ise “Tanrı’ya en yakın yer” olarak kabul edilir (Ararat miti).
Bu ikili kimlik –bilim ve inanç– Ağrı Dağı’nı yalnız bir coğrafi nesne olmaktan çıkarıp kutsal bir sembole dönüştürmüştür.


2. Jeolojik Yapı ve Oluşum Süreci

Jeolojik veriler Ağrı Dağı’nın Pleistosen döneminde (yaklaşık 1 milyon yıl önce) oluştuğunu göstermektedir (Şaroğlu & Güner, 1981).
Dağ, lav akıntıları ve piroklastik birikimlerle katmanlaşmış, çok evreli bir volkanizmanın sonucudur.
Ana kütle bazalt, andezit ve tüf tabakalarından oluşur.
Arabistan levhasının Anadolu levhasına çarpması sonucu gelişen doğu-batı yönlü sıkışma, dağın yükselmesine neden olmuştur (Bozkurt, 2001).

Son buzul çağından günümüze kadar zirvede sürekli buzullar varlığını korumuştur.
Ancak son 40 yılda yapılan ölçümler, bu buzulların yaklaşık %35 oranında küçüldüğünü ortaya koymaktadır (Sarıkaya et al., 2011).
Bu durum, küresel iklim değişikliğinin bölgesel etkilerinin çarpıcı bir göstergesidir.


3. Nuh’un Gemisi ve Teolojik Yorumlar

Ağrı Dağı’nın dünya kültür tarihindeki yeri, özellikle Nuh’un Tufanı anlatısıyla pekişmiştir.
Tevrat’ta geminin “Ararat Dağları”na oturduğu belirtilir (Tekvin 8:4).
Kur’an-ı Kerim’de ise “Cûdî” ismi geçmekle birlikte (Hud Suresi, 44), bazı tarihçiler bu coğrafi tanımlamanın Ağrı Dağı bölgesini işaret edebileceğini öne sürmüştür (Kürkçüoğlu, 1998).

1959 yılında Türk Hava Kuvvetleri subayı İlhan Durupınar, Doğubayazıt yakınlarında “gemi biçimli jeolojik oluşum”u tespit etmiş; bu yapı, uluslararası literatürde “Durupınar Formasyonu” olarak yer almıştır (Bailey, 1989).
Bölgede yapılan jeofizik ölçümler (Collins, 1998; Fasold, 1992), yapının doğal formasyon olabileceğini, ancak simgesel değerinin yüksek olduğunu göstermiştir.

Dolayısıyla Ağrı Dağı, yalnızca bir “tufan dağı” değil, insanlığın yeniden doğuş mitinin merkezinde yer alan evrensel bir arketiptir.


4. Mitolojik ve Edebi Boyut

Ağrı Dağı’nın adı halk arasında “Ağrı” olarak bilinir; Ermenice’de “Masis”, Kürtçe’de “Çiyayê Agirî”, Pers kaynaklarında “Kuh-i Nuh” olarak geçer.
Her dilde farklı bir ruh, aynı kutsallık vardır.
Bu çokkültürlü sembolizm, dağın kutsal coğrafya statüsünü pekiştirir.

Edebiyatta Yaşar Kemal’in Ağrı Dağı Efsanesi (1970), bu dağın insan ruhundaki aşk, isyan ve özgürlük temsiline dönüştüğü en güçlü örneklerden biridir.
Mitolojik düzlemde dağ, “Tanrı’ya ulaşma arzusunun cisimleşmiş hali”dir (Eliade, 1959).
Zirve, hem yaratılışın hem de insanın kendi sınırını aşma tutkusunun sembolüdür.


5. Ekosistem ve Biyoçeşitlilik

Ağrı Dağı çevresinde yapılan biyolojik araştırmalar, 1600’den fazla bitki türü tespit etmiştir (Karagöz et al., 2014).
Bu türlerin yaklaşık %10’u endemiktir.
Yaban hayatı içinde boz ayı, kurt, vaşak, yaban keçisi gibi türler bulunur.
Dağa adını veren özel türlerden biri olan Polyommatus araratensis (Ağrı Dağı Kelebeği), yalnızca bu coğrafyada yaşamaktadır.

Ancak plansız turizm, otlatma baskısı ve iklimsel değişkenlik, bu ekosistemi tehdit etmektedir.
Bilimsel verilere göre, dağın kuzey yamacındaki flora çeşitliliği son 20 yılda %18 oranında azalmıştır (Erkaya, 2020).


6. Tartışma: Bilim, İnanç ve Hafıza

Ağrı Dağı, “bilimsel gerçek” ile “mitolojik anlam” arasında salınan bir yapıdır.
Bilim, dağın jeolojik evrimini açıklar; ancak insan belleği, bu bilgiyi kutsallığa dönüştürür.
Dolayısıyla Ağrı Dağı, hem jeolojik hem de teolojik bir ontolojik kesişim alanıdır.

Bu yönüyle, dağ sadece yükselmek isteyen lavların değil; yücelmek isteyen insan ruhunun da simgesidir.
Bilim onun yapısını çözer; ama sessizliğini yalnızca şiir anlayabilir.


7. Sonuç

Ağrı Dağı, Türkiye’nin coğrafi çatısı olduğu kadar, insanlığın vicdani merkezlerinden biridir.
Jeolojik açıdan Pleistosen volkanizmasının ürünü; kültürel açıdan kutsal bir efsanenin mekânıdır.
Bu çok katmanlı varoluş, onu “yer ile gök arasında bir köprü” hâline getirmiştir.

Modern bilimin ışığında bile Ağrı Dağı’nın gizemi tamamen çözülemez.
Çünkü o, sadece taşlardan değil; insanın Tanrı’yı arama arzusundan yapılmıştır.


Kaynakça

  • Bailey, L. R. (1989). Noah: The Person and the Story in History and Tradition. University of South Carolina Press.

  • Bozkurt, E. (2001). Neotectonics of Turkey – A Synthesis. Geodinamica Acta, 14(1–3), 3–30.

  • Collins, D. (1998). The Mount Ararat Discovery. Ararat Publishing.

  • Eliade, M. (1959). The Sacred and the Profane. Harcourt Brace.

  • Erkaya, H. (2020). Ağrı Dağı ve Çevresinde Biyoçeşitlilik Gözlemleri. Türk Doğa Bilimleri Dergisi, 7(2), 211–225.

  • Fasold, R. (1992). The Ark of Noah: Fact or Fable? Wynwood Press.

  • Karagöz, A., & Yüce, M. (2014). Ağrı Dağı Flora Araştırmaları. Doğu Anadolu Ekoloji Dergisi, 8(1), 45–60.

  • Kürkçüoğlu, S. (1998). Nuh’un Gemisi Rivayetleri Üzerine Teolojik Değerlendirme. Ankara İlahiyat Fakültesi Dergisi, 39(2), 221–238.

  • Sarıkaya, M. A., Bishop, M. P., & Çiner, A. (2011). Climate Change and Glacier Retreat on Mount Ararat, Eastern Turkey. Quaternary International, 236(1–2), 44–52.

  • Şaroğlu, F., & Güner, Y. (1981). Doğu Anadolu Volkanizmasının Petrografisi. MTA Yayınları, Ankara.

  • Yaşar Kemal. (1970). Ağrı Dağı Efsanesi. İstanbul: Toros Yayınları.

  • Bilimsel Not: Bu makale, jeolojik ve kültürel disiplinleri birleştiren interdisipliner analiz yaklaşımıyla hazırlanmıştır.
    Yazarın Yorumu: “Ağrı Dağı, insanın yeryüzünde dikilmiş vicdan sütunudur. Ne kadar ölçersen ölç, yüceliğini değil, kendi sınırını bulursun.” — Prof. Dr. Zakir Kaya

Zakir Kaya:   AĞRI DAĞI: JEOBİLİMSEL GERÇEKLİKTEN MİTOLOJİK YÜKSEKLİĞE




MOUNT ARARAT: FROM GEOSCIENTIFIC REALITY TO MYTHICAL ELEVATION

Prof. Dr. Zakir Kaya
Bağımsız Araştırmacı, Yazar, Şair – Kaya Haber Ajansı Kurucusu
ORCID: 0009-0002-8035-2147

E-posta: … egetimes@gmail.com

Abstract

This study examines the geological, cultural, and mythological dimensions of Mount Ararat, the highest peak in Turkey, within a scientific framework. The mountain’s stratovolcanic structure, historical evolution, reflections in sacred texts, and modern research are interlinked. Mount Ararat is not merely a geographical mass but a metaphor of “rebirth” embedded in humanity’s sacred memory. The primary aim of this work is to propose a new interpretive space at the intersection of scientific data and mythological narratives.

Keywords: Mount Ararat, Ararat Myth, Noah’s Ark, Volcanology, Mythology, Nature and Faith Interrelation

1. Introduction

Mount Ararat (5137 m) is the highest volcanic formation in Eastern Anatolia. Its proximity to the Turkey–Armenia–Iran border makes it geopolitically and culturally unique. Scientifically classified as a stratovolcano, it is perceived in popular memory as “the closest place to God” (Ararat myth). This dual identity—science and belief—transforms Mount Ararat from a mere geographic entity into a sacred symbol.

2. Geological Structure and Formation Process

Geological data indicate that Mount Ararat formed during the Pleistocene epoch (approximately 1 million years ago) (Şaroğlu & Güner, 1981). The mountain consists of layered lava flows and pyroclastic deposits, resulting from multi-phase volcanism. Its main mass comprises basalt, andesite, and tuff layers. The collision of the Arabian and Anatolian plates caused east-west compression, leading to the mountain’s uplift (Bozkurt, 2001).

Glaciers have persisted at the summit since the last Ice Age. However, measurements over the past 40 years show a 35% reduction in glacier volume (Sarıkaya et al., 2011), a striking indicator of regional climate change.

3. Noah’s Ark and Theological Interpretations

Mount Ararat’s place in global cultural history is reinforced by the narrative of Noah’s Flood. The Torah states that the ark rested on the “mountains of Ararat” (Genesis 8:4). Although the Qur’an mentions “Cûdî” (Surah Hud, 44), some scholars suggest this may refer to the Ararat region (Kürkçüoğlu, 1998).

In 1959, Turkish Air Force officer İlhan Durupınar identified a “ship-shaped geological formation” near Doğubayazıt, later termed the “Durupınar Formation” in international literature (Bailey, 1989). Geophysical surveys (Collins, 1998; Fasold, 1992) suggest it may be a natural formation, yet its symbolic value remains high.

Thus, Mount Ararat is not merely a “flood mountain” but a universal archetype of humanity’s rebirth myth.

4. Mythological and Literary Dimensions

Known as “Ağrı” in Turkish, “Masis” in Armenian, “Çiyayê Agirî” in Kurdish, and “Kuh-i Nuh” in Persian sources, the mountain carries different spirits in each language, yet the same sanctity. This multicultural symbolism reinforces its status as sacred geography.

In literature, Yaşar Kemal’s Legend of Mount Ararat (1970) is a powerful example of the mountain as a symbol of love, rebellion, and freedom. In mythological terms, the mountain is “the embodied desire to reach God” (Eliade, 1959). Its summit represents both creation and the human urge to transcend limits.

5. Ecosystem and Biodiversity

Biological studies around Mount Ararat have identified over 1600 plant species (Karagöz et al., 2014), about 10% of which are endemic. Wildlife includes brown bears, wolves, lynxes, and wild goats. One unique species, Polyommatus araratensis (Ararat Butterfly), exists only in this region.

However, unregulated tourism, overgrazing, and climate variability threaten this ecosystem. Scientific data show an 18% decline in floral diversity on the northern slopes over the past 20 years (Erkaya, 2020).

6. Discussion: Science, Belief, and Memory

Mount Ararat oscillates between “scientific reality” and “mythological meaning.” Science explains its geological evolution; human memory transforms this knowledge into sanctity. Thus, Ararat is both a geological and theological ontological intersection.

It symbolizes not only the lava striving to rise, but also the human soul yearning to ascend. Science may decipher its structure, but only poetry can grasp its silence.

7. Conclusion

Mount Ararat is not only Turkey’s geographical summit but also one of humanity’s moral centers. Geologically, it is a product of Pleistocene volcanism; culturally, it is the locus of a sacred legend. This layered existence makes it “a bridge between earth and sky.”

Even under the light of modern science, the mystery of Mount Ararat cannot be fully resolved. Because it is made not only of stones—but of humanity’s longing for the divine.

References

(Same as original, translated titles if needed)

Scientific Note: This article was prepared using an interdisciplinary analytical approach combining geological and cultural disciplines. Author’s Reflection: “Mount Ararat is the moral pillar erected on Earth by humanity. No matter how much you measure it, you find not its grandeur—but your own limits.” — Prof. Dr. Zakir Kaya

Yorumlar