Prof. Dr. Zakir Kaya – Bağımsız Gazeteci, Yazar
Giriş – İroninin Gücü
Her halkın millî burjuvaları olur derler: Halkını sırtlayan, üretim yapan, kültürüne yatırım yapan… Bizimkiler de var! Ama ne yazık ki ne millîler, ne de burjuva; olsa olsa halkın sırtına yapışmış asalaklar. Bit yavrusu misali… Halkın kanını emerken aynaya bakınca kendilerini “elit” sanıyorlar.
Sahte Parıltı ve Bizene Şarap
Onların ışığı sadece neon tabelaların parıltısı. Marka kıyafetleri var, halkın gözyaşını unutturan şişeleri var, ama bir tek onurları yok. Çocuklarını yabancı okullara gönderip “ilerici” pozuna giriyorlar; köylerinin yoksul çocuklarına ise bir defter bile çok görülüyor.
En çarpıcı olanı şu: Halkın helaline, emeğine, alın terine “saygı” nutukları atarken, gecenin karanlığında ellerindeki bardaklar sadece şarap değil; halkın sefaletine sırt çeviren, kültürel mirasını hiçe sayan bir nehir. O bardaklar, onların vicdansızlığının ve iki yüzlülüğünün sessiz simgesi.
Küçülen Umutlar, Büyüyen Villalar
Onların villaları büyüdü, halkın umutları küçüldü. Sermayelerini halkın geleceğine değil, kendi sefalarının kefaretine yatırdılar. Tarih onları “öncü sınıf” olarak değil, “utanmaz asalak” olarak yazacak.
Millî mi, Kürt mü, Burjuva mı?
“Millî burjuva” lafı onlara yakışmaz. Millî olmak halkıyla nefes almak, halkıyla kazanmak, halkıyla paylaşmaktır. Onların tek paylaştığı şey, sefahat masasında artan kırıntılar. Gerçekten hak ettikleri tek unvan: vicdansız elitler. Çünkü büyümediler, üretmediler, taşıyamadılar. Kürt halkının yükünü değil, sadece kendi konforlarını sırtladılar.
Son Söz – Yüzsüzler ve Sessiz Çığlık
Kürt halkı hâlâ gerçek burjuvalarını bekliyor: Halkın dili için, kültürü için, üretimi için yatırım yapacak olanları. Bugünküler mi? Onlar sadece bir ironi: Millî burjuva değil, millî yüzkarası. Ve her bir bardak bizene şarap, onların halktan ne kadar koptuğunun sessiz çığlığı.


Yorumlar
Yorum Gönder