Prof. Dr. Zakir Kaya
Gazetecilik; hakikati tarihe emanet etmek değil, bugüne ışık tutmaktır.
Savaşın en ağır silahı, bombalar değil; hakikatin çarpıtılmasıdır.
Gazetecinin görevi, mermilerin gürültüsünü değil, sessiz kalanların çığlığını duyurmaktır.
Savaş haberciliği, çoğu zaman “taraf”ların dilini tekrarlar: rakamlar, kayıplar, yıkıntılar.
Barış gazeteciliği ise “insan”ın dilini konuşur: bir annenin boş beşiğini, yetim kalan çocuğun suskunluğunu, göç yollarında kaybolan yüzleri…
Biz, kalemi kılıçtan güçlü kılmak zorundayız.
Çünkü kalem hakikati yazar, hakikat barışı kurar.
Gazeteci, ölümü sayı olmaktan çıkarmalıdır:
“100 ölü” demek yerine, “bir şehir yetim kaldı” diyebilmelidir.
“Sivil kayıp” yerine, “dokuz yaşında bir kız çocuğu daha hiç kitap okuyamadan toprağa verildi” diyebilmelidir.
Savaş, insanı unutturduğu an meşruiyet kazanır.
Barış gazeteciliği, işte tam orada direnir: insanı yeniden hatırlatarak.
Biz inanıyoruz ki;
Her ölüm, insanlığın kaybıdır.
Her yıkım, tarihin hafızasında açılan bir yaradır.
Ve her barış çabası, gazetecinin kalemiyle güçlenir.
Gazetecilik; gerçeğin bekçiliği, vicdanın tercümanlığı, barışın haberciliğidir.
Bugün kalemimizi susturursak, yarın çocuklarımızı mezar taşları konuşturur.
Barış Gazeteciliği İlkeleri
1. Hakikatin Önceliği
Hiçbir propaganda, hiçbir iktidar ve hiçbir savaş gerekçesi, gerçeğin üstüne perde çekemez. Gazeteci önce hakikati savunur.
2. İnsan Merkezli Haber
Haberin öznesi silah değil, insandır. Rakamların ardında kalan tek bir hayat bile haberi yeniden yazmaya değer.
3. Dilin Temizliği
“Yan hasar”, “kaçınılmaz kayıp” gibi savaş jargonları değil; açık, dürüst, insana dokunan bir dil kullanılmalıdır.
4. Tarafsızlık Değil Vicdanlılık
Gazeteci, zalim ile mazlum arasında tarafsız kalamaz. Adaletin, barışın ve yaşam hakkının yanında olmak zorundadır.
5. Sessizlerin Sesi
Çocukların, kadınların, sivillerin, sesi duyurulmadıkça hiçbir haber tamamlanmış sayılmaz.
6. Nefret Değil Çözüm
Haber, öfkeyi körükleyen bir araç değil; barışın ihtimalini hatırlatan bir köprü olmalıdır.
7. Görsel ve Sözün Sorumluluğu
Fotoğraf ya da başlık; izleyeni kanıksatmak, duyarsızlaştırmak için değil, düşündürmek ve uyandırmak için seçilmelidir.
8. Ölümü Sayıya İndirgeme
“100 kişi öldü” değil; “100 farklı hayat, 100 farklı hikâye, 100 farklı gelecek yarım kaldı.”
9. Evrensel Değerlerin Savunusu
Gazeteci; sınır, din, ırk ayrımı gözetmeden, yaşam hakkını kutsal sayar.
10. Kalemin Direnişi
Savaş tanklarla yapılır, barış kalemlerle kazanılır. Gazeteci kalemini her daim barış için direniş aracı olarak kullanır.
Tarihsel Hafızadan Dersler
Vietnam Savaşı: Cepheden yazılan hakikatler, savaşın seyrini değiştirdi. Fotoğraflar ve haberler, hükümetin propagandasını çürüttü.
Bosna (1992-95): Rakamlar, kuşatma ve ölümler anlatıldı. Ama bir oyuncak ayısıyla ölen küçük kızın hikâyesi, dünyayı harekete geçirdi.
Ruanda Katliamı (1994): 800 bin insan öldü. “Tarafsız” kalan medya, soykırımı küçümsedi. Vicdanlı gazeteciler gerçeğin şahidi oldu.
Filistin: En ağır rakamlar yerine, defterini kaybeden çocuğun sorusu bütün dünyanın hafızasında kaldı: “Ben de büyüyemeyecek miyim?”
Suriye (2015): Alan Kurdi’nin cansız bedeni kıyıya vurdu. Tek bir fotoğraf, milyonlarca haberden daha güçlü oldu.
Ukrayna (2022-…): Yıkımın ortasında bir müzik öğretmeninin piyanoya veda edişi, savaşın rakamlarla anlatılamayacak yüzünü gösterdi.
İkinci Dünya Savaşı: Nazi kamplarını yazan vicdanlı gazeteciler, insanlığın en karanlık utancını kayda geçirdi.
Sonuç ve Çağrı
Savaş; gerçeği susturduğunda kazanır.
Gazetecilik; barışı hatırlattığında değer kazanır.
Bugün görevimiz nettir:
Hakikati savunmak,
İnsanı unutturmamak,
Kalemi barış için direnişe dönüştürmek.
Çünkü biz biliyoruz ki:
Eğer gazeteciler susarsa, savaşlar sonsuza dek konuşur.

Yorumlar
Yorum Gönder