Prof. Dr. Zakir Kaya
İzmir’de son aylarda yaşananlar, artık tesadüflerle açıklanamayacak kadar sistematik ve rahatsız edici bir hâl aldı. CHP İzmir örgütü, adeta kendi kendini sabote eden bir yönetim biçimi sergiliyor. Yolsuzluk iddiaları, hizmet aksaklıkları, zam kararları ve altyapı krizleri; hepsi bir araya geldiğinde “Bu kentte halk mı cezalandırılıyor?” sorusunu haklı kılıyor.
Yolsuzluk Gölgesinde Siyaset
İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer dahil onlarca kişinin tutuklandığı yolsuzluk operasyonu, İzmir’in siyasi hafızasında kara bir leke olarak yer aldı. Kentsel dönüşüm projeleri üzerinden yürütülen soruşturmalar, binlerce mağdurun adalet beklentisini doğurdu. CHP’nin bu süreçte sergilediği sessizlik ve “siyasi vefa” gösterileri, kamu vicdanını örseleyen bir tavırdır.
Ekmek ve Ulaşım: Zamla Gelen Sessizlik
Ekmeğe yapılan zam, halkın temel gıda hakkını doğrudan etkiliyor. Fırınlarda 15 TL’ye çıkan ekmek, belediye büfelerinde hâlâ 8 TL’den satılsa da, bu iki fiyat arasındaki uçurum sosyal adaletsizliği gözler önüne seriyor. Aynı şekilde, 1 Eylül itibarıyla toplu taşıma ücretlerine yapılan zamlar ve İZBAN’da 90 dakika ücretsiz aktarma uygulamasının kaldırılması, özellikle dar gelirli yurttaşlar için ulaşımı lüks hâline getiriyor. Bu kararlar, “halkçı belediyecilik” söylemiyle çelişiyor.
Su Kesintileri: Kriz mi, İhmal mi?
İZSU’nun planlı su kesintileri, kuraklık gerekçesiyle açıklansa da, altyapı eksiklikleri ve rezerv planlamasındaki zafiyetler göz ardı edilemez. 11 ilçede gece saatlerinde yapılan kesintiler, yurttaşın yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Bu durum, sadece iklimsel değil, yönetsel bir krizdir.
Çöp Krizi: İzmir’in Sokaklarında Çürüme
Harmandalı Atık Tesisi’nin kapatılması sonrası İzmir’in birçok ilçesinde çöpler toplanmıyor, yığılıyor. Bu korkunç sıcaklarda oluşan kokular, sinek istilası ve fareler; halk sağlığını tehdit ediyor. Belediyenin bu duruma karşı çözüm üretmekte gecikmesi, “kent yönetimi mi var, yoksa kaderine terk mi?” sorusunu gündeme getiriyor.
Sonuç: Bu Bir Yönetim Krizidir
İzmir’de CHP yönetimi, halkın temel ihtiyaçlarına karşı duyarsız, siyasi etik açısından zayıf ve hizmet üretiminde dağınık bir görüntü sergiliyor. Bu tablo, sadece bir yerel yönetim başarısızlığı değil; aynı zamanda toplumsal vicdanı yaralayan bir süreçtir. Kentin hafızasında bu dönem, “kendini bitiren yönetim” olarak anılacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder