Zakir Kaya : İnsanın Yenilgisi: İran–ABD–İsrail Çatışması Üzerinden Modern Savaşın Anlamsızlığına Dair Stratejik ve Vicdani Bir Okuma
Prof. Dr. Zakir Kaya – Araştırmacı, Gazeteci, Yazar
1. Giriş: Zaferin Adı Olmayan Savaşlar Çağı
-
yüzyılın jeopolitiği, artık barışa değil; “kontrollü kriz üretimine” dayanıyor. İran, İsrail ve ABD arasında yaşanan son büyük gerilim, askeri üstünlükten çok insani tükenişin altını çizmiştir.
Bu makalede, siyasi stratejilerin insani maliyetle nasıl çarpıştığı, teknolojik savaşların vicdani boşluklar yarattığı, zaferin anlamını yitirdiği bir dönemi yorumluyoruz.
2. Krizin Kökeni: Strateji mi, Hırs mı?
a. İran’ın Savunma Doktrini
İran’ın nükleer programı, ulusal egemenliğin sembolü gibi sunulsa da bölgesel caydırıcılığın bir aracına dönüştü.
İsrail’in bu gelişmeleri "varoluşsal tehdit" olarak görmesi, çatışmayı kaçınılmaz hale getirdi.
b. ABD’nin Rolü: Hakem mi, Ateşleyici mi?
ABD, “güvenlik sağlayıcı” pozisyonunda değil; tam tersine krizleri jeopolitik araçlara dönüştüren bir aktör gibi davrandı.
Askerî üsleriyle çevrelediği bölgede diplomatik değil, baskı temelli çözümler sundu.
3. Çatışmanın Bilançosu: Kazanan Kim?
| Taraf | Kayıp (İnsan) | Altyapı Zararları | Uluslararası İmaj |
|---|---|---|---|
| İran | ~950 ölü | Enerji, savunma tesisleri yıkıldı | Dirençli ama izole |
| İsrail | 100+ ölü | Sivil alanlar, güvenlik zaafları | Zayıf meşruiyet |
| ABD | Askerî üs saldırısı (hafif) | İmaj aşınması | Süper güç karizması sarsıldı |
Hiçbir taraf “kazandım” diyemedi.
Tek net sonuç: İnsan hayatı, stratejinin önüne serildi.
4. Savaşın Yeni Yüzü: Teknoloji, Ahlak ve Sınırın Kaybı
-
Balistik füzeler, drone sürüleri, siber saldırılar…
Ama vicdani refleksler gelişmemişse, teknoloji sadece yıkımı hızlandırır. -
Artık savaşlar toprak için değil; güç gösterisi, egemenlik fetişizmi için çıkıyor.
Böylesi bir çağda ahlaki strateji üretmeyen her ordu, kendi halkına da tehdittir.
5. Uluslararası Hukuk ve Diplomasi Nerede?
-
BM pasif, NATO sessiz, Arap Birliği etkisiz kaldı.
-
Hukuk, büyük devletlerin iki dudağı arasına hapsoldu.
Bu kriz, uluslararası kurumların sadece sembolik işlev taşıdığını gözler önüne serdi.
6. Türkiye’nin Sessiz Gücü: Denge ve Vicdan
Türkiye, krizin askerî değil, diplomatik çözümle sonuçlanması gerektiğini en başından vurguladı.
Açık taraf olmadan, mazlumun yanında; çatışmayı teşvik etmeden, barışı önererek stratejik bir denge politikası yürüttü.
Vicdan eksenli dış politika, Türkiye’nin asıl gücüdür.
7. Sonuç: Zafer Değil, Ders Gerek
Bu savaşın sonunda kazanan yok, ama ders alması gereken çok aktör var.
Artık yeni bir strateji çağrısına ihtiyaç var:
-
Savaş karşıtı strateji üretmek: Güvenlik ancak adaletle sağlanır.
-
Vicdan temelli diplomasi: Teknolojiyi değil, insanı merkeze alan politika.
-
Barışa yatırım: Silah değil, söz üretmek.
“Modern savaşlarda artık ne ordu kazanır, ne halk yaşar. Sadece enkazlar ve susturulamayan sorular kalır geriye.”
Bu makale, geleceğe ışık tutması ve barışa inananların yolunu güçlendirmesi için kaleme alınmıştır.
Kalemimiz, gerçeğin nöbetini tutmaya devam edecek.



Yorumlar
Yorum Gönder