Tarih, yalnızca sarayların ve sultanların değil; aynı zamanda halkın, yoksulun ve yolda kalanların da hikâyesidir. 13. yüzyıl Anadolu’sunda, bozkırın ortasında bir kıvılcım yandı: Baba İshak… Onun adı, sadece bir isyanın değil; bir halkın vicdanının ve özgürlük arayışının simgesi oldu. Bu yazıda, Baba İshak geleneğini tarihsel kökleriyle, sosyal yönleriyle ve bugüne bıraktığı ilhamla ele alacağız.
Anadolu'nun Yanan Toprağında Bir Halk Önderi: Baba İshak
Moğol istilalarıyla sarsılan, Selçuklu'nun otoriter yapısıyla nefes alamayan Anadolu halkı; göçebe Türkmenler, dervişler, aşiret reisleri, kırsalın yoksulları... Her biri derin bir adaletsizlik ve yoksunluk içindeydi. İşte bu dönemde, halkın sesi olan bir öncü çıktı ortaya: Baba İshak.
Baba İshak, Babai Tarikatı'nın etkili bir şeyhiydi. Yalnızca bir inanç adamı değil, aynı zamanda bir halk önderiydi. Onun çağrısı, adalete ve insanca bir yaşama da bir çağrıydı.
1240 Babai Ayaklanması: Vicdanın İsyanı
1240 yılında patlak veren Babai Ayaklanması, Anadolu tarihinin en büyük halk hareketlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Bu isyan, yalnızca bir mezhep çatışması değil; sosyal adaletsizliğe karşı başlatılmış çok boyutlu bir başkaldırıydı. Binlerce Türkmen, derviş ve köylü Baba İshak’ın etrafında toplandı. Selçuklu ordusu isyanı kanla bastırsa da, halkın yüreğinde yakılan ateşi söndüremedi.
Bir Gelenekten Fazlası: Baba İshak'ın Mirası
Baba İshak geleneği, sadece bir tarihsel olaylar zinciri değildir. Bu gelenek, bir dünya görüşünü; halktan yana, mazlumdan yana bir bakışı temsil eder. Onun izleri, yüzyıllar sonra bile Şeyh Bedreddin’de, Pir Sultan Abdal’da, Celali isyanlarında, hatta günümüz halk hareketlerinde görülebilir.
Bu gelenek:
Hakikat uğruna bedel ödemeyi,
Zulme karşı dimdik durmayı,
İnancı özgürlükle harmanlamayı,
Halkın içinde ve halkla bir olmayı öğretir.
Bugüne Mesajı: Vicdan, Adalet ve Cesaret
Baba İshak geleneği, bugünün insanına da seslenmektedir. Bürokrasiyle kuşatılmış adalet anlayışına karşı vicdanı öne çıkarır. Egemenin diliyle bastırılan halkın çığlığına kulak verir. O bize, cesaretin yalnızca savaş meydanlarında değil; kalemle, sözle, fikirle ve duruşla da gösterilebileceğini öğretir.
Sonuç: Direniş Bir Ruh Hâlidir
Baba İshak’ın adı, bugün hâlâ bozkırda esen rüzgâr gibi, vicdanı olan her yürekte çınlamaktadır. Bu gelenek, tarih kitaplarına sıkışacak bir isyan değil; kuşaklara yol gösterecek bir duruş, bir halkçı ruhtur. Baba İshak olmak; dünyada haksızlığa sessiz kalmamak, halkın dilinden konuşmak, yürekten yüreğe yürüyebilmektir.
Bu makale, bir tarih anlatısı değil; Vicdanın çağrısıdır.
Prof. Dr. Zakir KAYA
Araştırmacı Gazeteci - Yazar

Yorumlar
Yorum Gönder