Prof. Dr. Zakir KAYA – Araştırmacı Gazeteci, Yazar
1 Mayıs, sadece bir tarih değil; yeryüzünün ezilmiş vicdanlarının, nasırlı ellerle yazdığı bir destandır.
Bu gün, göğe yükselen bir çığlık gibidir:
“Ben de varım, ben de insanım!” diyen işçinin, köylünün, öğretmenin, madencinin sesidir.
Sermayenin saraylarında suskunluk hüküm sürerken,
emekçinin dilinde hâlâ direnişin türküsü vardır.
Çünkü onun alın teriyle yoğrulan ekmeği,
ne borsada alınıp satılır, ne de holding tabelalarında değer bulur.
Bir emekçi, bu çağda hâlâ açsa;
bir maden işçisi, yerin yedi kat dibinde can veriyorsa;
bir tekstil işçisi, günde 14 saat çalışıp çocuklarına bir oyuncak alamıyorsa…
biz henüz medeniyet sayfasını açmamışız demektir.
1 Mayıs, sadece bir hak mücadelesi değil;
aynı zamanda onur savaşıdır.
Bir emeğin ne kadar kutsal olduğunu,
bir insanın sadece tüketici değil, üreten olduğunu haykırmaktır.
1 Mayıs’ın Akademik ve Tarihsel Temelleri: Nedir, Neden Önemlidir?
1 Mayıs İşçi Bayramı, dünya genelinde emekçilerin hak arayışının simgesel günü olarak kabul edilir. Akademik literatürde bu gün, endüstriyel kapitalizmin doğurduğu sınıfsal eşitsizliklere karşı gelişen kolektif bir sosyal hareketin parçası olarak tanımlanır.
1. Tarihsel Arka Planı
1 Mayıs’ın kökeni, 1886 yılında ABD’nin Chicago kentinde yaşanan Haymarket Olayına dayanır. İşçiler, günde 12–16 saat çalıştırılmaya karşı çıkarak "8 saatlik iş günü" talebiyle sokağa çıkmıştır. Barışçıl başlayan bu eylem, polis müdahalesi ve provokasyonlarla kanlı bir çatışmaya dönüşmüş, onlarca işçi hayatını kaybetmiştir. Bu olay, uluslararası işçi hareketinin simgesi haline gelmiştir.
2. Türkiye’de 1 Mayıs
Türkiye’de 1 Mayıs ilk olarak 1923 yılında resmen kutlanmıştır, fakat özellikle 1977 Taksim 1 Mayıs'ı, tarihe kanla yazılmış bir dönüm noktasıdır. Tarihin en kalabalık işçi yürüyüşlerinden biri olan bu kutlama, provokasyon sonucu açılan ateşle kana bulanmış, 34 kişi hayatını kaybetmiştir. O günden sonra 1 Mayıs, Türkiye için sadece bir bayram değil; aynı zamanda bir hafıza, bir direniş ve yüzleşme günü olmuştur.
3. Akademik Yaklaşımlar
Sosyoloji, siyaset bilimi ve ekonomi literatüründe 1 Mayıs;
-
Sınıf bilincinin kolektif tezahürü (Marxist yaklaşım),
-
Emeğin görünürlüğü ve sosyal adalet arayışı (Sosyal Refah Perspektifi),
-
Kamusal alanın demokratik kullanım hakkı (Habermas’ın kamusal alan kuramı)
gibi çerçevelerle ele alınmaktadır.
Modern çağda ise 1 Mayıs sadece sanayi işçisinin değil;
-
Kuryelerin,
-
Öğretmenlerin,
-
Sağlık çalışanlarının,
-
Güvencesiz genç emekçilerin
de bayramıdır. Yani 1 Mayıs, emeği olan herkesin ortak sesi haline gelmiştir.
4. Neden Önemlidir?
-
Hak ve özgürlük mücadelesinin küresel boyuta taşındığı bir gündür.
-
Emeğin değerini görünür kılar.
-
Toplumsal belleği canlı tutar.
-
Sosyal politikaların, emek eksenli yeniden düzenlenmesi için bir baskı gücüdür.
Sonuç ve Temenniler
1 Mayıs, sadece geçmişin yasını tutmak için değil; geleceğin daha adil bir düzenine dair umudu diri tutmak için vardır.
Emeğiyle var olan her insanın; kimliğine, inancına, coğrafyasına bakılmaksızın insanca yaşama hakkını savunduğu bir gündür.
Bu yıl da 1 Mayıs’ta temennimiz,
-
Toplumsal barışın korunması,
-
Gösterilerin demokratik çerçevede geçmesi,
-
Provokasyonlardan uzak durulmasıdır.
En önemlisi de, bu günün sadece bir takvim günü olarak değil, emekçinin hak ettiği değeri bulduğu bir dönüm noktası olarak değerlendirilmesidir.
Unutulmamalıdır ki;
adalet bir lütuf değil,
emek bir dilenci değil,
ve 1 Mayıs bir “tehdit” değil,
bir halkın onurlu yürüyüşüdür.
Dileğimiz, bu yıl 1 Mayıs’ın:
-
Barışçıl, katılımcı ve özgürce kutlanması,
-
Emekçilerin taleplerinin duyulması,
-
Kalıcı sosyal politikaların şekillenmesine vesile olmasıdır.
Ve biz biliyoruz ki;
Deniz taşarsa toprak yeşerir,
O hâlde yaşasın emek, yaşasın 1 Mayıs!


Yorumlar
Yorum Gönder