İnsanlık ve Merhamet: Hz. Yusuf Kıssasından Modern Dünya’ya Mesajlar
Özet: İnsan, yaratılışı itibariyle merhamet, vicdan ve akıl gibi yüce bir donanımla donatılmış bir varlıktır. Ancak, bireysel çıkarlar, kibir ve adaletsizlik gibi özellikler insanlığın özüne zarar verir. Bugün, Hz. Yusuf'un kıssası ışığında hem insanın özüne hem de toplumsal sorumluluklarına dair derin bir çıkarım yapabiliriz. Bu makalede, insanlığın özünü kaybetmeden modern dünya sorunlarına çözümler getirebilmek için Kur'an'ın mesajlarından ve Hz. Peygamber'in öğretilerinden ilham alacağız.
Giriş
İnsan, yaratılışı itibariyle merhamet, vicdan ve akıl gibi yüce bir donanımla donatılmış bir varlıktır. Ancak, bireysel çıkarlar, kibir ve adaletsizlik gibi özellikler insanlığın özüne zarar verir. Bugün, Hz. Yusuf'un kıssası ışığında hem insanın özüne hem de toplumsal sorumluluklarına dair derin bir çıkarım yapabiliriz. Bu yazıda, insanlığın özünü kaybetmeden modern dünya sorunlarına çözümler getirebilmek için Kur'an'ın mesajlarından ve Hz. Peygamber'in öğretilerinden ilham alacağız.
Hz. Yusuf Kıssası: Sabır, Adalet ve Merhametin İnsanlığa Dersi
Kur'an'ın önemli kıssalarından biri olan Hz. Yusuf'un hayatı, insanlığı anlamak ve özümsemek için çok derin mesajlar taşır. Hz. Yusuf, kardeşlerinin kıskançlık nedeniyle bir kuyuya atılmasına ve orada terk edilmesine rağmen sabretmiş ve sonunda Allah'ın takdiriyle Mısır'a sultan olmuştur. Bu kıssa, insanlığın şu önemli gerçeklerini hatırlatır:
Adalet ve Sabır
Zulme uğrayan bir insan, sabır ve Allah'a tevekkülle hareket ettiğinde ödüllendirilir. Yusuf Suresi'nin 90. ayetinde Hz. Yusuf'un, kardeşlerine karşı sergilediği hoşgörü vurgulanır: "Bugün size kınaman yok. Allah sizi bağışlasın. O merhametlilerin en merhametlisidir."
Dünya Malı ve Kibir
Bugün ekonomik refaha ulaşmış bireylerin ve toplumların fakirlere tepeden bakışı, insanın kibir ve hırstan ne kadar etkilenebileceğini gösteriyor. Oysa Hz. Yusuf'un kıssası, insanın hangi noktada olursa olsun tevazu sahibi olması gerektiğini anlatır.
Zekât ve Yardımlaşma: Fakirliğin Panzehiri
İslam, toplumsal dayanışmayı bir ibadet seviyesinde önemser. Kur'an'ın birçok ayetinde zekâtın ve yardımlaşmanın önemi vurgulanır. Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde, zekâtın hangi amaca hizmet etmesi gerektiği şu şekilde ifade edilir: "Şüphesiz, sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak, fakirlere, düşkünlere, zekât toplayan memurlara, kalpleri ısındırılacaklara, köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmışlar içindir."
Hadis-i şeriflerde de zekât ve yardımlaşmanın toplumu nasıl dönüştürebileceği üzerinde durulur. Hz. Peygamber (s.a.v) şu önemli hadisiyle yardımlaşmanın insani boyutunu açıklar: “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” (Müslim, İman, 74)
Eğer zekât ve yardımlaşma hakkıyla uygulanırsa, toplumda fakirliğin kalmayacağı, yoksulluğun önleneceği açıktır. Ancak, bu sistemin işleyebilmesi için bireylerin şuurlu ve samimi bir şekilde hareket etmesi gerekir.
İyilik Edenlerin Allah'tan Fazlasıyla İyilik Görecekleri
Kur'an-ı Kerim'de iyilik edenlerin Allah'tan fazlasıyla iyilik görecekleri birçok ayette vurgulanmıştır. Âl-i İmrân Suresi'nin 134. ayetinde şöyle buyrulur: "Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları bağışlarlar. Allah iyilik edenleri sever." Bu ayet, iyilik edenlerin Allah'ın sevgisini kazanacaklarını ve karşılığında fazlasıyla iyilik göreceklerini ifade eder.
Modern Dünya ve Sorumluluk Bilinci
Bugün toplumda muhtar, kaymakam, belediye başkanı ve iş insanları gibi makam sahipleri, Hz. Yusuf'un kıssasından alınacak dersleri hayata geçirebilir. Özellikle evsizler, yetimler, dul kadınlar ve gururundan yardım isteyemeyen insanların tespit edilip desteklenmesi büyük bir insani sorumluluktur.
Modern insan, bireysel çıkarlar ve hırsları peşinden giderken yardımlaşma ruhunu kaybetmiş gibi görünse de bu ruhu canlandırmak mümkün. Toplumun refaha ulaşmış bireyleri, ellerindeki nimetlerin şükrünü ancak paylaşarak yerine getirebilir. Nahl Suresi’nin 90. ayeti bu konuda yol göstericidir: “Allah, adaleti, iyiliği ve yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”*"Yapılan iyilikler, mazlumlardan alınan dualar ve Allah'tan gelen ikramlarla karşılık bulur. İyilik yapanlar, en büyük ödülleri Allah'tan beklemeli."*unutmayalım hava''Oksijen Toprak Su hala Allah'ın.''
Sonuç
Hz. Yusuf'un kıssasından çıkarılacak dersler, insanlık için her dönemde yol gösterici niteliktedir. İnsanlık, yardımlaşma ve dayanışma gibi değerlere sıkı sıkıya sarılarak hem bireysel hem de toplumsal sorunlarına çözüm bulabilir. İslamiyet'in temelinde yer alan zekât, sadaka ve dayanışma kavramları, sadece bireyin ruhunu arındırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumu da dönüştürür. Hz. Peygamber'in "Birbirini sevmekte, merhamet etmekte ve şefkat göstermekte müminler bir beden gibidir" (Buhari, Edeb, 27) hadisi, insanlığın ortak bir hedef doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini anlatır.
Sonuç olarak, Hz. Yusuf'un sabrı ve merhameti gibi özellikler, modern dünyanın rekabetçi, bireyci yapısına bir karşı duruştur. Toplumun her bireyi, bu kıssadan ilham alarak başkalarına yardım elini uzatmalı, adaleti sağlamalı ve kibri bir kenara bırakarak tevazu içinde yaşamalıdır. Unutulmamalıdır ki, Allah’ın verdiği nimetlerin şükrü, ancak bu nimetleri paylaşarak yerine getirilebilir. İnsanlık, özündeki merhamet ve adaleti yeniden hatırladığında, gerçek anlamda bir huzur ve refah toplumu oluşacaktır.
Kaynaklar
Kur'an-ı Kerim, Yusuf Suresi, 90. Ayet.
Kur'an-ı Kerim, Tevbe Suresi, 60. Ayet.
Kur'an-ı Kerim, Nahl Suresi, 90. Ayet.
Kur'an-ı Kerim, Bakara Suresi, 261. Ayet.
Müslim, İman, 74.
Buhari, Edeb, 27.


Yorumlar
Yorum Gönder