Özet: 1980 öncesi Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde olduğu gibi tüm yurtta eşkiyalık, soygunculuk ve hırsızlık olayları kaos halinde yaşanıyordu. Bu makale, o dönemde yaşanan olayları ve toplum üzerindeki etkilerini ele almaktadır.
Giriş
1980 öncesi Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde olduğu gibi tüm yurtta eşkiyalık, soygunculuk ve hırsızlık olayları kaos halinde yaşanıyordu. Bu dönemde, özellikle Doğubeyazıt ve Ağrı Dağı eteklerindeki kara yollarında soygunculuk olayları sıkça yaşanıyordu. Bitlis Deresi ise en meşhur soyguncu diyarı olarak başı çekiyordu. silvan rampası hırsızlığı ile yolcular besiciler için barikkattı Bu makale, o dönemde yaşanan olayları ve toplum üzerindeki etkilerini ele almaktadır.
Gelişme
Doğubeyazıt ve Ağrı Dağı Eteklerinde Soygunculuk
Doğubeyazıt ve Ağrı Dağı eteklerindeki kara yollarında soygunculuk olayları sıkça yaşanıyordu. Soyguncular, neredeyse her gece yolu keser, onlarca aracı ve canlı hayvanı, para,ve değerli yolcu eşyalarını gasp ederlerdi. Öyle bir hal almıştı ki, araçlar kilometrelerce konvoy halinde bekletilir ve askeri korumayla hareket etmek zorunda kalınırdı.
Bitlis Deresi ve Soygunculuk
Bitlis Deresi, en meşhur soyguncu diyarı olarak başı çekiyordu. Bitlis Deresi'nden geçebilse bile, Silvan rampasında hırsızlar tarafından saldırıya uğrama riski yüksekti. Hırsızlar, aracın arkasından binerek koyunları peş peşe aşağı atarlardı. Koyunların sahibi bunu görse bile müdahale edemezdi çünkü can güvenliği yoktu. Mevcut durumda müdahale edemezlerdi çünkü şikayet etseler bile yakalansalar bir kapıdan girip diğer kapıdan çıkacak kadar nüfuzluydular.
Silvan Rampası ve Hırsızlık
Silvan rampasında, dönemin araçları dik yolda yavaşlamak zorunda kalırdı. Bu durumu fırsat bilen hırsızlar, araçların arkasına binerek koyunları peş peşe aşağı atarlardı. Koyunların sahibi bunu görse bile müdahale edemezdi çünkü can güvenliği yoktu. Bu durum, bölgedeki ekonomik faaliyetleri ve halkın yaşamını olumsuz etkiliyordu.
Besicilik ve Ticaret
Bölge halkı, geçimlerini sağlamak için besicilikle uğraşır ve küçükbaş hayvanlarını Adana ve Gaziantep gibi büyük şehirlere satmak zorunda kalırlardı. Bu ticaret yolculukları sırasında, soyguncuların saldırılarına maruz kalmak büyük bir risk oluşturuyordu. Bu durum, bölgedeki ekonomik faaliyetleri ve halkın yaşamını olumsuz etkiliyordu.
Malabadi Köprüsü ve Pasaport Sorgusu
Bitlis Deresi'nden kurtulanlar, Malabadi Köprüsü'nde bir de "pasaportunuz var mı?" sorgusundan geçiyorlardı. O dönemde "Denge Kava" diye bir yasadışı örgüt, bağış adı altında dergilerini verip para topluyordu.
Malabadi Köprüsü: Tarih ve Efsaneler
Malabadi Köprüsü, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yer alan tarihi bir köprüdür. 12. yüzyılda Artuklu Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Köprü, mimari açıdan oldukça dikkat çekicidir ve dünyanın en geniş kemerli taş köprülerinden biri olarak bilinir. Malabadi Köprüsü, sadece mimari özellikleriyle değil, aynı zamanda efsaneleriyle de ünlüdür.
Efsaneler
Malabadi Köprüsü ile ilgili en bilinen efsanelerden biri, köprünün inşası sırasında yaşanan zorluklarla ilgilidir. Efsaneye göre, köprünün inşası sırasında ustalar birçok kez başarısız olmuş ve köprü yıkılmıştır. Sonunda, ustalardan biri köprünün tamamlanabilmesi için kendi canını feda etmeye karar vermiştir. Ustanın fedakarlığı sayesinde köprü tamamlanmış ve bugüne kadar ayakta kalmıştır.
Sonuç
1980 öncesi Türkiye'nin doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan eşkiyalık ve soygunculuk olayları, bölgedeki kaos ve güvensizlik ortamını derinleştirmiştir. Bu olaylar, toplumun günlük yaşamını olumsuz etkilemiş ve insanların can ve mal güvenliğini tehdit etmiştir. O dönemin gerçekleri, bugün bile hatırlanmakta ve dersler çıkarılmaktadır. Malabadi Köprüsü'nün tarihi ve efsaneleri ise, bölgenin kültürel mirasının bir parçası olarak önemini korumaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder