Bir kış gecesi, Nasreddin Hoca evde, elindeki çayla, herkesin sosyal medya yorumlarını karıştırıyordu. Dışarıda kar yağıyor, köyde derin bir sessizliğe bürünmüştü. Birden kapı sertçe çalındı. Hoca, telefonu elinde kapıya doğru yürüdü:
“Bu saatte kim ola ki?”
Kapıyı açtığında, kırmızı kıyafetle, beyaz sakallı ve bir çuvalıyla olan Noel Baba'yı gördü. Adam biraz yorgundu, biraz da şaşkındı.
Nasreddin Hoca, şaşkınlıkla:
“Hoş geldin, koca adam! Bacayı bulamadın mı da kapıdan geldin? Hadi, gel içeri! Ama dikkat et, bacadan girmeyen misafiriler önce suallerimi, yanıtlar!”
Noel Baba, gülerek:
“Hoca, bacaya çıkmadım ama gördüğüme göre bu köyde bacalar modernleşmiş! Dijital antenlerle donatılmıştır. Hangi birinden gireceğimi şaşırdım!”
Nasreddin Hoca gülerek:
“Evet, köyümüzün bacaları artık uydu görevi yapıyor eee devir böyle oldu ama eski usul duman çekmiyor. Gel hele, içeri gir de biraz ısınmış olursun . Hem de sana sıcak bir çay da ısmarlayayayım.”
Noel Baba içeri girmeye hazırlanırken, Nasreddin Hoca anında kaşlarını çatarak sordu:
“Bre koca adam, buçuval ne böyle? Hırsızlık mı yapıyorsun, yoksa artık dijital hediyeler mi dağıtıyorsunuz?”
Noel Baba, hafifçe gülümseyerek:
“Hayır Hoca! Bu çuvalda yılbaşı hediyeleri var. Çocuklara mutluluk vermek için bunları taşıyorum. Yalnız, yolumu kaybettim ve senin evine geldim.”
Nasreddin Hoca bir yandan gülümseyip bir yandan gözlerine bakarak:
“Ah, o çuval da neymiş! O kadar oyuncak taşıyorsunda, bir çocuğun okul harçlığı yoksa ona ne vereceksin? Hediye deyip duruyorsun, ama ne hikaye var ne de bir anlam. Hem bizim köyümizdeki çocukların oyuncakları ile değil, gerçeklerle büyüyor!”
Noel Baba biraz şaşkınlıkla bir şekilde:
“Gerçeklerle mi? Yani hediyelere başka bir anlam mı katmalıyım?”
Nasreddin Hoca, elininkafasına doğru uzatarak:
“Tabii! Şu havadadışarda geyiklerin var. içeri alıp karakaçanın hisesinden biraz yem verelim. Hadi, senin gibi koca bir adam eve sığdıysa , onlar da içeri girebilir. Dışarıda soğuk, biraz da onları düşünmelisin!”Nasreddin Hoca, dışardaki geyiklere bakarak:
Noel Babaca şaşkınlıkla gülerek:
“Yanı… Hediye demek sadece oyuncak değil, bir anlam yüklemem mi gerekiyor?”
Noel Baba başını sallayarak:
“Yanı diyor sun ki, ben yıllardır çocukları sevindireceğim diye zorlarken, aslında onların hikayelerini ve anlamı ile de vermeliyimdim?”
Nasreddin Hoca, geyiklere yem veriyor:
“Evet, bak! Bu geyikler ne güzel çalışıyor, bir işi gönüllü yapıyorlar, hiçbir şey beklemiyorlar. Sen hediyeler veriyorsun, senin de vereceğin asıl hediyenin anlamlı bir hikayesi olmalı. Çocukları eğlendirebilirsin ama onları düşündürebilmen gerek.”
Noel Baba, biraz daha ciddi bir şekilde:
“Gerçekten de başka bir bakış açısı… Belki de tüm bu hediyeler, eğlenceden çok anlam taşımalı. O zaman ben de hikayelerle miçocuklarla heddiyelerle dokunmaya çalışyım.”
Nasreddin Hoca gülümseyerek:
“Bak, görün işte! Asıl Mesele oyuncakla değil, hikaye ile. Verdiğiniz hediye değil, verdiğinin anlamı önemli. Hadi şimdi bana da bir çuval oyuncak ver, ben de çocukları hem güldürüyorum, hem de biraz düşündüreyim!”
Noel Baba gülerek:
“Peki, Hoca! Ama bu sefer benim çuvalları da senin hikayelerle dolduracağım!”
Her ikisi de kahkahalarla gülerek, soğuk kış gecelerinin tadını çıkararak içerideki karakaçan ve geyikleri ile sohbetini sürdürdüler. O gece, çocuklar sadece Noel Baba'nın hediyeleriyle değil, Nasreddin Hoca'nın hikayeleriyle de dolu dolu bir Noel yakaladılar.
Bu kurmaca umarım keyif verir siz değerli okurlarıma...


Yorumlar
Yorum Gönder