Yakın zamanda Gönderiler




 

Flaş Haber

Zakir Kaya:Osmanlı İmparatorluğu’nun Yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğuşu: Parçalanmanın Stratejik Bir Projesi


Prof.Dr. Zakir Kaya
Giriş


Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, 19. yüzyılın sonlarından itibaren hızlanmış ve bu süreç I. Dünya Savaşı sonrası imzalanan antlaşmalarla resmileşmiştir. Ancak bu çöküş, yalnızca iç sorunların veya askeri başarısızlıkların değil, aynı zamanda emperyalist devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki çıkarlarının bir sonucu olarak şekillenmiştir. Bir proje olarak imparatorluğun parçalanması, Batılı güçlerin bölge üzerindeki stratejik hedefleri ve Osmanlı’nın elindeki zengin toprakları paylaşma arzularının bir sonucuydu. Bu makale, Osmanlı’nın nasıl parçalandığını, kaybettiği toprakları ve bu süreçte dilsel, kültürel ve toplumsal kayıpları ele alacaktır.

Osmanlı Topraklarının Parçalanması: Bir Proje Mi?

Osmanlı İmparatorluğu, uzun yıllar boyunca çeşitli etnik gruplara ev sahipliği yapan çok uluslu bir yapıya sahipti. Ancak 19. yüzyıl boyunca dış güçlerin etkisiyle, Osmanlı toprakları bir dizi bağımsızlık ve ayrılıkçılık hareketleriyle karşı karşıya kaldı. İmparatorluğun parçalanması, birden fazla cephede yürütülen savaşların ve dış müdahalelerin sonucuydu.

Bu süreçte öne çıkan bazı önemli kayıplar şunlardır:

  • Balkanlar: 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan gibi birçok Balkan ülkesinde toprak kaybetti. Özellikle Balkan Savaşları (1912-1913), Osmanlı’nın bu bölgelerdeki hâkimiyetini sona erdirdi. Osmanlı’ya karşı birleşen Balkan devletleri, imparatorluğu bu coğrafyadan tamamen çıkardı.

  • Arap Yarımadası: I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı’nın Arap Yarımadası’ndaki toprakları da elinden çıktı. Hicaz, Filistin, Ürdün ve Irak, İngiltere’nin desteklediği Arap ayaklanmalarıyla Osmanlı’dan koparıldı.

  • Filistin ve İsrail: Osmanlı yönetimi altında olan Filistin, I. Dünya Savaşı'nın ardından İngiliz mandasına geçti. Burası daha sonra Yahudi göçmenlerin yerleştirilmesiyle İsrail devleti kuruldu. Osmanlı döneminde Filistin’deki Yahudi nüfusu oldukça sınırlıydı; ancak dış müdahaleler ve Yahudi milliyetçi hareketi (Siyonizm), bölgeyi hızla dönüştürdü. Türkiye, 1949 yılında İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu. Bu tanıma, tarihsel olarak büyük toprak kayıpları yaşayan ve Filistin’deki Müslümanlara yapılan haksızlıklara rağmen, stratejik bir hata olarak değerlendirildi. Bu, birçok eleştiri almış ve İsrail’in kurulmasıyla birlikte bölgedeki Türk ve Müslüman nüfusun yaşadığı zorluklar göz ardı edilmiştir.

  • Mısır: 1882’de İngiltere, Osmanlı’nın zayıflığından faydalanarak Mısır’a müdahale etti ve burayı bir süre sonra fiilen yönetimi altına aldı.

  • Suriye ve Lübnan: 1918 yılında Osmanlı’nın bu topraklardaki hâkimiyeti sona erdi. Fransa bu bölgelere mandater oldu.

Bu kayıplar, Osmanlı'nın çöküşüne giden yolu açan stratejik müdahalelerin sonucuydu. Dış güçler, bu topraklardaki enerji kaynaklarını, stratejik limanları ve doğal zenginlikleri hedef aldı. Osmanlı’nın bu coğrafyadaki siyasi kontrolü sona ererken, topraklarda kalan Müslüman ve Türk halklar zorunlu göçler, etnik temizlik ve haksızlıklara maruz kaldı.

Osmanlı’nın Yıkılmasının Gerçek Nedenleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı, pek çok farklı faktörün bir araya gelmesiyle hızlandı. Sadece dış baskılar değil, iç politik ve ekonomik zayıflıklar da bu süreci etkiledi. Ancak, dış güçlerin etkisini göz ardı etmek imkânsızdır:

  • Dış Müdahaleler ve Emperyalist Planlar: Osmanlı İmparatorluğu, Batı’nın çıkarlarının kesiştiği bir noktada yer alıyordu. İngiltere, Fransa, Rusya gibi güçler, Osmanlı’nın zayıflığı karşısında bu toprakları paylaşma yoluna gittiler. 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Anlaşması, Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağına dair gizli bir planın örneğidir. Bu anlaşma, Osmanlı’nın Arap topraklarının Batı tarafından paylaşıldığını gösterir.

  • Ekonomik Çöküş ve Borçlar: Osmanlı, 19. yüzyıl boyunca Batılı devletlerden aldığı borçlar nedeniyle ekonomik açıdan bağımsızlığını kaybetti. Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) aracılığıyla Osmanlı maliyesi Batılı devletlerin kontrolü altına girdi. Bu ekonomik bağımlılık, Osmanlı’nın askeri gücünü zayıflattı ve dış müdahalelere karşı savunmasız hale getirdi.

  • Savaşlar ve Askeri Çöküş: Osmanlı, birçok cephede savaşa girmek zorunda kaldı ve bu savaşlar imparatorluğu zayıflattı. I. Dünya Savaşı, imparatorluğun sonunu getiren en büyük savaşlardan biri oldu. Osmanlı, bu savaştan mağlup ayrılarak önemli topraklarını kaybetti.

Dilsel ve Kültürel Kayıplar: Bir Dönemin Kapanışı

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, sadece toprak kaybı değil, aynı zamanda kültürel ve dilsel bir kayıpla da sonuçlandı. Osmanlıca, hem Arap alfabesini kullanan hem de Arapça, Farsça ve Türkçe’nin harmanlandığı bir dildi. Bu dil, imparatorluğun resmi yazışmalarında, edebiyatında ve kültüründe önemli bir rol oynadı.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, 1928 Harf Devrimi gerçekleşti ve Osmanlıca yerini Latin alfabesiyle yazılan Türkçe’ye bıraktı. Bu, dilin daha kolay öğrenilmesini sağladı ancak aynı zamanda Osmanlı dönemine ait eserlerin ve belgelerin okunması zorlaştı. Bu dönüşüm, büyük bir kültürel kopuşa neden oldu; bir gece içinde milyonlarca insan Osmanlıca belgeleri okuyamaz hale geldi. Bu değişim, toplumsal hafızada ciddi bir kırılma yarattı ve dilsel bir miras kaybına yol açtı.

Kaybedilen Topraklarda Kalan Türk ve Müslümanlar: Haksızlıklar ve Zulümler

Osmanlı topraklarının parçalanmasının ardından, birçok Türk ve Müslüman topluluk, Osmanlı'nın terk ettiği bölgelerde büyük haksızlıklarla karşılaştı. Balkanlar’da, Kafkasya’da ve Orta Doğu’da milyonlarca Müslüman yerlerinden edildi. Özellikle Balkanlar’da Müslümanlar, yeni kurulan ulus devletler tarafından etnik temizliğe ve zorunlu göçlere maruz kaldılar. Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerde Türk nüfusu ciddi baskılar altında kaldı. İsrail topraklarında ise Müslüman Filistinliler, yeni kurulan İsrail devletiyle çatışmalar yaşadı ve bu topraklardan sürüldü.

Türkiye'nin İsrail’i tanıması, tarihsel ve siyasi olarak büyük bir hata olarak değerlendirilebilir. Bu karar, Filistin’deki Müslümanların maruz kaldığı haksızlıkları görmezden gelerek, İsrail devletinin meşrulaştırılmasına katkıda bulunmuştur. Osmanlı’nın yıkılışından sonra bölgedeki Türk ve Müslümanların yaşadığı dram göz ardı edilmiş, bu durum Türkiye’nin dış politikasında eleştirilen bir nokta olarak kalmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğuşu

Osmanlı İmparatorluğu, tarih boyunca birçok kültürü, dili ve inancı barındırmış büyük bir medeniyetti. Ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru, iç ve dış etkenler nedeniyle çöküş sürecine girdi. Bu makalede, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu inceleyeceğiz.

Çöküş Nedenleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, birden fazla faktörün etkisiyle gerçekleşti. Ekonomik sıkıntılar, askeri yenilgiler, etnik ve dini ayrışmalar bu süreci hızlandırdı. 1912-1913 Balkan Savaşları, imparatorluğun toprak kayıplarına uğramasına ve ulusal kimliklerin oluşmasına neden oldu.

Dış Müdahale ve Savaşlar

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı’nın sonunu getiren en önemli olaydır. Savaş sonrası imzalanan Sevr Antlaşması, Osmanlı topraklarının paylaşımını öngörüyordu. Bu antlaşma, imparatorluğun parçalanmasını hızlandırdı.

Milliyetçilik Akımları

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasında, etnik grupların milliyetçilik akımları da etkili oldu. Arap, Yunan ve Ermeni ulusları, bağımsızlık talepleriyle öne çıktılar ve bu durum, imparatorluğun çok uluslu yapısını tehdit etti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla sonuçlandı. 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde modern Türkiye’nin temellerini attı. Atatürk’ün “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” sözü, yeni yönetim anlayışının temelini oluşturdu.

Günümüzdeki Etkileri

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu, günümüz Türkiye’sinin siyasi ve toplumsal dinamiklerini de şekillendirmiştir. Bu süreçten çıkarılan dersler, modern Türkiye’nin gelişimi açısından önem taşımaktadır. Çok kültürlü bir toplum olma hedefi doğrultusunda, geçmişi anlamak ve politikalar geliştirmek her zamankinden daha kritik hale gelmiştir.

Sonuç

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı, sadece bir askeri mağlubiyet değil, aynı zamanda uluslararası aktörlerin hedeflediği bir parçalanma projesiydi. Bu süreçte Osmanlı, geniş topraklarını ve kültürel mirasını kaybetti. Yüzyıllar boyunca süregelen bu imparatorluk, çok uluslu ve kültürel çeşitliliği barındıran bir yapıya sahipti; ancak dış müdahaleler ve stratejik planlamalar neticesinde tarihin derinliklerine gömülmüştür.Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. Bu süreçte hem iç dinamikler hem de dış güçlerin etkisi göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye, köklü bir geçmişten gelen bir imparatorluğun kalıntıları üzerine inşa edilmiştir; bu nedenle, geçmişin izlerini silmek yerine, tarihin daha derin ve objektif bir şekilde incelenmesi önemlidir.


Prof.Dr. Zakir Kaya



Hiç yorum yok