Yakın zamanda Gönderiler




 

Flaş Haber

Zakir Kaya:"Medya ve Diplomasi: Küresel Çatışmaların Çözümünde İletişimin Gücü"

Giriş

Prof.Dr. Zakir Kaya



Küresel çatışmalar, toplumların ekonomik, sosyal ve siyasi dokularını derinden etkileyen karmaşık süreçlerdir. Diplomasi, bu çatışmaların çözümünde başvurulan en eski ve en etkili yöntemlerden biridir. Ancak özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren medya, diplomasi süreçlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Medya, sadece hükümetlerin politika oluşturma süreçlerinde değil, halkların çatışmalara ve barış girişimlerine olan tepkilerinde de belirleyici bir faktör olmuştur. Bu makalede, medyanın küresel çatışmaların çözümüne olan etkisi diplomasiyle olan ilişkisi üzerinden ele alınarak incelenecektir.

1. Küresel Çatışmalar ve Diplomasi: Tarihsel Perspektif

Diplomasi, devletlerarası ilişkileri yürütmek ve uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için kullanılan bir süreçtir. Geleneksel diplomaside, devlet temsilcileri arasında yürütülen kapalı görüşmeler, gizli müzakereler ve stratejik antlaşmalar ön planda olmuştur. Ancak Soğuk Savaş sonrası dönemde, özellikle uluslararası kuruluşların ve çok taraflı diplomasinin ön plana çıkmasıyla, diplomatik süreçlerin doğası değişmiştir. Birleşmiş Milletler (BM), NATO gibi kurumlar çatışmaların çözümünde daha merkezi bir rol oynamış, medyanın da etkisiyle diplomatik süreçler daha şeffaf ve kamuoyuna açık hale gelmiştir.

Modern Diplomasi ve Medyanın Rolü:
Soğuk Savaş döneminde, medya aracılığıyla kamuoyunu yönlendirme ve uluslararası ilişkilerde avantaj sağlama çabaları yoğunlaşmıştır. Özellikle ABD’nin kamu diplomasisi stratejileri, medya üzerinden yürütülen diplomatik kampanyalarla birleşerek halkların algılarını etkilemiştir. Küresel çatışmaların çözümünde medya, diplomasiyle ortak bir zemin oluşturmuş, hükümetlerin politikalarını halk nezdinde meşrulaştırmak için kritik bir araç haline gelmiştir.

2. Medyanın Küresel Çatışmalardaki Rolü

Medya, küresel çatışmalarda yalnızca bilgi aktaran bir kanal olmaktan öte, olayların nasıl algılandığını şekillendiren güçlü bir aktördür. Özellikle 1990'lardan sonra televizyon, internet ve sosyal medya platformlarının yükselişiyle medya, çatışmaların çözümünde belirleyici bir etken olmuştur.

Körfez Savaşı ve CNN Etkisi:
1990-1991 yıllarında yaşanan Körfez Savaşı, medya ile diplomasi arasındaki ilişkinin nasıl şekillendiğine dair çarpıcı bir örnektir. CNN’in savaş sürecini anlık yayınlarla dünya kamuoyuna aktarması, halkın savaş hakkında bilgilendirilme hızını artırmıştır. Bu durum, medyanın sadece çatışmayı takip etmekle kalmayıp, halkların hükümet politikalarına olan desteğini ve diplomatik girişimlere olan tepkisini de etkilediğini göstermiştir.

Barış Gazeteciliği Yaklaşımı:
Medyanın çatışmalardaki rolü sadece şiddeti yansıtmakla sınırlı değildir. Johan Galtung tarafından geliştirilen barış gazeteciliği modeli, medyanın çatışma süreçlerinde barış inşasına katkı sunabileceğini savunur. Barış gazeteciliği, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları, çözüm yollarını ve barış girişimlerini ön plana çıkaran bir habercilik anlayışını benimsemektedir. Bu anlayış doğrultusunda medya, sadece çatışmayı alevlendiren bir unsur olmaktan çıkarak, barışın tesis edilmesinde etkin bir rol oynayabilir.

3. Kamu Diplomasisi ve Medyanın Gücü

Kamu diplomasisi, devletlerin uluslararası kamuoyuna ulaşma ve halkları etkileme stratejileri kapsamında yürüttüğü diplomatik faaliyetlerdir. Medya, kamu diplomasisinin temel unsuru olarak, devletlerin politikalarını uluslararası düzeyde meşrulaştırmak ve destek toplamak için kullanılır.

ABD'nin Soğuk Savaş Dönemindeki Kamu Diplomasisi:
Soğuk Savaş döneminde ABD, Sovyetler Birliği ile yürüttüğü ideolojik mücadelede medyayı etkin bir araç olarak kullanmıştır. Amerikan radyo istasyonları, televizyon programları ve basın yoluyla, dünya genelinde halkların komünizme karşı bilinçlenmesini sağlamak amacıyla geniş çaplı kampanyalar yürütmüştür. Bu süreçte medya, kamu diplomasisi aracılığıyla diplomatik hedeflerin başarılmasında önemli bir rol üstlenmiştir.

Sosyal Medya ve Dijital Diplomasi:
21. yüzyılda sosyal medya platformlarının yükselişi, kamu diplomasisi ve medya ilişkisini daha da derinleştirmiştir. Özellikle X, Facebook ve YouTube gibi platformlar, devletlerin diplomatik mesajlarını doğrudan halklara iletmeleri için yeni bir alan açmıştır. Arap Baharı sırasında sosyal medyanın oynadığı rol, bu süreçlerin ne kadar güçlü olabileceğini göstermiştir. Sosyal medya, sadece bilgi yayma aracı olmakla kalmamış, aynı zamanda halkları harekete geçiren ve siyasi süreçlere katılımlarını sağlayan bir platform haline gelmiştir.

4. Medyanın Çatışma Çözümündeki Olumsuz Etkileri

Medya her zaman barış süreçlerine olumlu katkılar sunmamaktadır. Özellikle çatışma dönemlerinde, medya propagandaya, dezenformasyona ve tarafgir haberciliğe açık bir alan haline gelebilir. İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dönemlerinde yaşanan propaganda savaşları, bu etkinin ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermektedir.

Dezenformasyonun Diplomatik Süreçlere Etkisi:
Dezenformasyon, özellikle dijital medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte diplomatik süreçlerde ciddi sorunlar yaratabilir. Yanlış bilgi yayma, halklar arasındaki güvensizliği artırabilir ve barış müzakerelerini zorlaştırabilir. 2016 yılında ABD seçimlerinde Rusya'nın sosyal medya üzerinden yürüttüğü dezenformasyon kampanyaları, medyanın çatışma çözümündeki potansiyel olumsuz etkilerine dikkat çekmiştir.

Propaganda ve Halkın Yönlendirilmesi:
Propaganda, devletlerin medya üzerinden kendi çıkarlarını destekleyen bilgi yayma faaliyetleri olarak tanımlanabilir. Savaş dönemlerinde propaganda, düşmanlaştırma ve şiddeti meşrulaştırma amacıyla kullanılabilir. Bu durum, halkların barış süreçlerine yönelik algılarını olumsuz etkileyebilir ve diplomatik çabaları başarısızlığa sürükleyebilir.

Sonuç

Medya ve diplomasi, küresel çatışmaların çözümünde birbirini besleyen ve etkileyen iki önemli güçtür. Medya, diplomasi süreçlerini halklara aktararak şeffaflık kazandırırken, aynı zamanda çatışmaların nasıl algılandığını da şekillendirir. Ancak medya her zaman olumlu bir araç olmayabilir; dezenformasyon, propaganda ve manipülasyon gibi riskler de taşır. Barış gazeteciliği ve doğru bilgilendirme anlayışı, medyanın diplomasi süreçlerindeki rolünü daha etkili ve yapıcı hale getirebilir. Gelecekte dijital medya ve sosyal medya platformlarının çatışma çözümündeki etkisinin daha da artması beklenmektedir. Medya, doğru kullanıldığında barışın inşasında güçlü bir aktör olabilir.

Zakir Kaya KİTAPLARI

Hiç yorum yok