Yakın zamanda Gönderiler




 

Flaş Haber

Zakir Kaya:Foton aşkı...

 


  


    Bir kuantum ışık paketi olan mavi foton ikiye ayrılır enerjisini bölüp yeni bir çift kırmızı foton olarak ortaya çıkar bu yeni kırmızı fotonlar en temel fiziksel anlamda  kuantum fizikçilerin tabiri ile dolanık uzayda ve zamanda ne kadar bir birlerine uzağa gitseler de aralarındaki bağ devam edecektir. 

Plato’nun antik yunan dönemindeki Aşk tasvirine benziyor.


Tek bir varlık ikiye bölünüyor ve ayrılıyor her biri diğerinin ruh eşi olarak kalıyor, yalnızca eşlerinin iç yaşamına uyarlılar bütün bir evren aralarına girse bile bir fotonun dönüşünü gözlemlerseniz, dolanık eşinin görüntüsünü anında öğrenirsiniz bu beli fotonlara özgü bir şey değil bu bildiğimiz kadarı ile bu bir kural. Böyle uzun vadeli ilişkiler tarih boyunca devam etmiş ,ondört milyon yıl önce bir foton ayrılıp ayrı yönlere doğru gidiyor bi birlerine on milyarlarca işık yılı ayrı düşebiliyor, ama yinede onca mesafe ve uzay boyunca aralarındaki bağ kopmaz .Dolanıklık sağlandığında bir fotona elektrona veya başka bir temel parçacığa böyle kalıcı bir sadakat kabiliyeti nedir?


Daha da tuhaf olan bir gerçek o muhteşem bağı koparmak için gereken tek şey basit bir ölçüm eylemi, tek yapılması gereken ikisinden birinin dönüşünü ölçmek üçüncü bir tarafın görünürde zararsız olan bu eylemin böyle derin ve dayanıklı olan bir bağı koparması nasıl mümkün olabiliyor.

Kozmik çiftin yarısı ölçüm yapıldıktan sonra milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki ruh ikizi aniden farklı bir şey his eder ve heyecan kaybolur .Aralarındaki bağ kopar ,artık bir birlerine dolanık değiller ,basit bir eylem zamanın başlangıcından beri devam eden bir aşkı ve evliliği mahvetti ama bu nasıl olabilir üstelik tek çılgınca olan bu değil. Eşine bir cosmos uzakta olan bir foton evren boyunca bir ayrılık mesajı gönderip diğer fotonun onu anında ışık hızının taşıyabileceğinden daha hızlı şekilde alabilmesini nasıl sağlayabildi .Bunlar bilimdeki sorularda cevaplanmamış en büyü iki soru. Bu sorular sizi rahatsız ediyordur ama dert etmeyin bu sorular Albert Einstein da yaşamı boyunca musallat oldu,bir bilim insanı  için  bir paradoks dan daha cezb edici bir şey yoktur. 

Var olan en hızlı olan ışığın bir kozmik hız sınırı varsa bir fotonun böyle engin bir mesafeden diğeri ile ani bir iletişim kurması imkansız .Albert Einstein uzaklarda kendi deyimi ile tüyler ürpertici eylemleri mümkün olduğu bu evrende yaşamayı nerdeyse dayanılmaz buluyordu ,Albert Einstein olasılık teorısını dolanık protonlar problmine uyguladığında çok huzursuz oldu. Bu zar atmak yazı tura atmak, olasılık teorisi kumar şansını denemek gibi anlaşılabilinir. Bu fotonlar ışık hızını ihlal edebiliyorsa evren ve her şey doğa kanunlarının çiğnenebilir, bir kumarhaneden ibaret demekti .Albert Einstein içinde çıkamadığı bu durumu zarlar hileli diyerek kendini avutarak bu huzursuzluktan kurtulma yoluna gitti .Atalarımız ateşin ne ye yaradığını bilmeden keşf ettiler ,zamanla ateşten farklı konularda yararlandılar, bizler klasik fiziğin ötesinde bir bölgeye girdik ; Burada nesnel gerçeklik yok ,bu gizemle yaşıyoruz,bizde dahil her şeyi oluşturan temel parçacıkların, bilmelerinin mümkün olmayan olaylara tepki verdiği bir bölgeye girdik; Kuantum evreninin kanunsuzluğunda nesnel gerçeklik diye bir şey yok.

 

 ZAKIR KAYA KITAPLARININ 2.BASKISI ÇIKTI ILETIŞIM KURMAK IÇIN TIKLAYINIZ.

 

Biz atomlardan oluşuyoruz kuantum evreni tuhaf bir biçimde içimiz de keşfedilmemiş uydular tarafından çekiştiriliyor. İmkansız büyüsünün yaşamın ve deneyimin her seferinde sergiliyor, Bu nedir, bir yıldız topluluğu mu  yoksa başka bir şeymi ; Işıkta oluşan bir görüntüyü gözlerimizin retinasına ulaşıyor, retinadaki hücreler kimyasal olarak değişiyor, çünkü bazıları fotonlala uyarılıyor; 

Retina bu değişiklikleri çok kısa süreli depoluyor, sanrasındaki foton yağmuru için bunları siliyor, retina hepsini tespit etmiyor edemez gelen fotonların sadece ufak bir yüzdesini algılıyor; Retinamızın  hangi hücresinin bir foton yakalayacağını tahmin etmek imkansızdır .Görme duyumuz kadar hayati bir şey söz konusu olduğunda bile elimizdeki tek şey olasılıklarımız, yarım milyon kadar foton geldiğinde bile anlamamız görmemiz için daha çok fotona ihtiyacımız var, görmemiz için onlarca milyondan fazla foton olması gerekir.

 Gerçeklik ancak şekil almaya başlar, zamanla olasılıklar olabilirliklere olabilirlikler kesinliğe dönüşüyor .Peki gerçekten kesinlik diye bir şey varmı, her şey görme duyumuz bile olasılıklarla yönetiliyorsa ,her hangi bir mutlak gerçeklikolabilirmi;  Kuantum evreninde klasik gerçeklik fikrimizi kurtarma umudu varmı, bilim insanları geleneksel sebeb sonuç ilişkisini muhafaza etmenin bir yolunu buldu ,adı çoklu dünyalar hipotezi ;Bu adlandırma hatalı çünkü bilimsel olarak test edilemez, ama içeriği şöyle bir şey gerçekleşebilecek her olasılık bize kapalı olan paralel bir cosmosta gerçekleşir. Mümkün olan her bağlantı noktasında gelişen sürekli dallara ayrılan sonsuz sayıda gerçeklik  veya olasılığın kendiside bir ilizyonmudur, cahilliğimizin bir hayaletimidir, her bir olayın zamanın başlangıcında önceden belirlendiği bir evrende yaşıyorsak ;

Öyledir buna süper determinizmim denir. Böyle bir düzende antlaşmaların felaket düzeyde başarısızlık bir hapşırık ,dinozorları yok eden bir asteroit, çiçeği tozlayan birarı;

 Şu an yazımı okuyor olmanız, bütün bu olaylar evrenin başladığı anda evrenin bir zeytinden büyük olmadığı bir anda bir zamanda uygun adımla  harekete geçirildi .

Süper determinizm ek bir meziyeti vardır, dolanıklığın gizemini açıklayabilir ,dolanık parçacıkların hız sınırını açıkça ihlal etmeleri; Enginlik boyunca iletişim kurma kabiliyetine süper determinizm bir cosmos da galaksilerle bir birinden ayrılmış dolanık eşler dönüşümlerini değiştirmek için bir birinden haber almaya ihtiyaç duymaz ;

Baştaki o belirli anda onların  kaderine yazılmıştır . Eşlerininde öyle, onlardan birini gözleyerek bağlarını koparan davetsiz misafirinde öyle, düşünsenize bütün bu olaylar ve trilyonlarcası evrenin ilk anının potansiyeline yazılmış ; Bizde dahil, evrendeki her şey aynı temel parçacıklardan oluştuğu için bizde kuantum evrenini yöneten kanunlara tabiyiz.

Bu durum bundan sonra olacaklar içinde geçerli ,ondan sonra olacaklar içinde ,iyi haber şu ki süper determinizm dolanıklık gizemi için bize bir çözüm veriyor;

Kötü haber şu ki otomatik şekilde hareket ediyoruz, yaklaşık on dört milyar yıldır hem de yazılan bir senaryoyu canlandırıyoruz, üstelik onca zamanda o argümanda ne kadar akıllı ne kadar bencil ne kadar cesur olduğumuzu söylerken ;

Bilim ulaşılmayanı hayal etme bulma bulamadığımıza ,Müsamaha göstermemize göz yumuyor ,cahilliğimizi tevazuuyla karşılamamızı cevaplar bulununcaya kadar iyi his etmemizi sağlıyor; Yeni şeyler bulmamıza engel değil, bilim hayal edileni bulma gayretidir,
Thomas Yang ile başladı kayıp mısırlıların lisanını deşifre anahtarını bulanda Thomas Yang’dı kuantum şifrelemesi ile biri onları yıkmaya çalıştığı anda yok olankodlar oluşuyor.

 Kodun anahtarı dolanı fotonlar aracılığı ile gönderilebilir, gözlemci etkisi hiç bir casusun dolanıklılığı bozup mesajı anlaşılmaz kılmadan mesajı deşifre  edemeyeceğimize dair olması sigorta poliçemiz. bir fotonun aynı anda hem dalga hem de parçacık olma nedenini hala bilemiyoruz. aciz kalıyoruz çünkü bir güç var kainat onun yaratımı ile oluşmuş,o vareden bilim üstü Ya hayyü: Her şeye hayat veren diriliği sonsuz, can veren. Ya Kayyum: Daima baki bütün varlığı, gökleri,yeri ve her şeyi varlığıyla ayakta tutan.

.’Yüce Allah'

Zakir Kaya Filoloji Doktoru Porofesör,Araştırmacı Gazeteci Yazar.

Hiç yorum yok