Yakın zamanda Gönderiler




 

Flaş Haber

Zakir Kaya :bunun babasıda böyleydi lafını duyunca biraz araştırdım ikisininde babaları kimmiş

 


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın babası Kaptan Ahmet Erdoğan kimdir?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan  babası Ahmet Erdoğan adına yapılan “Uluslararası Kaptan Ahmet Erdoğan Eğitim Kompleksi” açılış törenine katıldı.

Rize'de doğan ve 17 yaşında İstanbul'a gelen babasının emekli olana kadar o günkü ismiyle Şirket-i Hayriye'de çalışarak kaptanlık seviyesine yükseldiğini kaydeden Erdoğan, “Kaptan Ahmet Erdoğan, babacığım, şu an burada olup isminin böyle bir okula verildiğini görseydi inanın bana gözlerinden sevincini okur, hatta gözyaşlarının yanaklarından sakallarına doğru süzüldüğünü hep birlikte görürdük. Kaptan Ahmet Erdoğan'ın 85 yıllık ömrünü emeği, onuru, inancı, ailesi için çalışarak aynı zamanda dimdik yaşayarak geçirmiş olması benim en büyük şeref belgemdir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, babası Ahmet Erdoğan adına yapılan okulu açmasının ardından baba Ahmet Erdoğan’ın hayatı merak konusu oldu.

Gazeteci-Yazar Soner Yalçın, “Kayıp Sicil” adlı kitabında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın babası Ahmet Erdoğan’ı anlatmıştı.

SONER YALÇIN YAZMIŞTI

İşte Soner Yalçın, “Kayıp Sicil” kitabından ilgili bölüm:

“Ahmet Erdoğan biyografisine bakalım. Çünkü Erdoğanlarda bir sır var. Ahmet Erdoğan’ın ne zaman doğduğu net olarak bilinmiyor. Mezar taşında ‘1321’ yazıyor. ‘17345714226’ TC kimlik no bilgilerine göre:

Baba adı: Teyüp.

Ana adı: Fatuli.

Doğum: 1905.

Ölüm tarihi ise, 8 Aralık 1988 idi.

‘Molla Yunus’ torunu Ahmet Erdoğan’ı kocası savaştan dönmeyen Havuli ile evlendirdi. Havuli, Ahmet Erdoğan’dan 12 yaş büyüktü. Sabit’ten olma Gülin’den doğma Havuli hakkında pek bilgi yok. ‘Havuli’ adının aslında ‘Havva’ olduğu söylendi; iddiaya göre Lazlar ismi böyle telaffuz ediyordu. Tamamen uydurma bir gerekçe; hiç ayrıntıya girmeyeyim. Erdoğan’ın nüfus kütüğünde isimleri geçen Havuli, Fatuli, Farfuli diye isimler Lazcada yok. Ahmet-Havuli Erdoğan çiftinin iki oğulları oldu:

– Mehmet (d. 1926, ö. 1988)...

– Hasan (d. 1929, ö. 2006)...

Havuli’nin ilk evliliğinden kaç çocuğu vardı? Ahmet Erdoğan, bir süre sonra taşı toprağı altın olan İstanbul’un yolunu tuttu. Eşini ve çocuklarını götürmedi...

Tarih: 25 Kasım 1925 Şapka Kanunu kabul edildi. Türkiye’de bu kanuna karşı isyanın çıktığı yerlerden biri de Başbakan Erdoğan’ın ailesinin yaşadığı Rize/Potamya (Güneysu) idi. Potamya Ulu Cami imamı Hafız Şaban Hoca’nın liderlik yaptığı ayaklanmaya Muhtar Yakup da katıldı. Şeriatın korunması için Rize’yi basmayı, hapishaneyi boşaltmayı, hükümet konağını ele geçirmeyi hedeflediler. Ve önce Potamya’daki Jandarma Karakolu’nu bastılar. Karakol komutanı onbaşıyı asmak istediler. Onbaşı ‘Ben de sizdenim’ deyince canını kurtardı. Bu arada halkı tahrik etmek için Peçeli Mehmet, ‘Ey ahali, Ankara ihtilal içindedir. Mustafa Kemal üç yerinden yaralandı. İsmet Paşa ortadan kaldırıldı. Dindar paşalarımız hükümeti ellerinden aldılar. Şeriat kurtarılıyor. Korkulacak bir şey kalmamıştır’ diye halka konuşma yaptı. Halk galeyana geldi ve ‘Şapka giymeyeceğiz, askere de gitmeyeceğiz’ diye bağırmaya başladı. Ayaklanmanın asıl meselesi bir yıl önce 17 Eylül 1924’te Rize’ye gelen Mustafa Kemal’in tüm ricalara rağmen medreselerin bir daha açılmayacağını söylemesi ve din hocalarının işsiz kalmasına sebep olan icraatıydı. Üstelik askerlikten de muaf olmayacaklardı. Sıradan vatandaş olmayı kabul edememişlerdi. Rize Valisi Hurşit Bey Potamya’da olanları Ankara’ya bildirdi. Sonuçta isyan bastırıldı. 143 kişi tutuklandı. İstiklal Mahkemesi önüne çıkarıldı. Mahkeme Başkanı Afyon Milletvekili Ali Çetinkaya, mahkeme üyeleri, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Aydın Milletvekili Reşit Galip ve Rize Milletvekili Ali Zırh idi. Karar verildi: Sekiz kişi idama, 14 kişi 15 yıla, 22 kişi 10 yıla, 19 kişi 5 yıla mahkûm edildi. 80 kişi beraat etti. Potamya’dan Tarakçı Sabit, Peçeli Mehmet, Peçeli Arslan, Peçeli Yakup, Kolivalı Kadir, Kolivalı Şaban, Külünk Hasan ve Kanbur Mahmut isimli kişiler idam edildi. Rize’deki Şapka İsyanı’yla ilgili İstiklal Mahkemesi kararı ve bu 143 kişinin adı TBMM arşivinde var. Ve bu arada... İsyandan sonra birçok aile çocuklarını ‘beladan’ uzaklaştırmak için İstanbul’a gönderdi. Başbakan Erdoğan’ın babası Ahmet Erdoğan da bu nedenle mi İstanbul’a zorunlu göç etmişti? Başbakan Erdoğan her fırsatta İstiklal Mahkemeleri’ne sitem ediyor, Kel Ali’- den, Kılıç Ali’den, ‘Üç Aliler Divanı’ndan öfkeyle bahsediyor. Bunun sebebi Potamya (Güneysu)’daki şapka ayaklanması mı?

Göç gerekçesi yoksulluk olduğu söylenen Ahmet Erdoğan’ın İstanbul günlerine bakalım... ‘Reis Kaptan’ın (Ahmet Erdoğan), İstanbul’daki hatıraları hareketli ve renkli. Gençlik yıllarını İstanbul’un çılgın bölgelerinde, Pera’larda geçirdi. Beyoğlu’nu, Tophane’nin her tarafını karış karış öğrendi. Gece âleminin merkezinde denizciliğin verdiği duygusallıkla yaşadı.’ (s.15) Bu satırları, Bir Liderin Doğuşu kitabından aldım. Kitabın yazarları Hüseyin Besli ve Ömer Özbay. Her ikisi de Başbakan Erdoğan’a çok yakın isimler. Biliyoruz ki, ilgili kitap Erdoğan tarafından yazdırıldı. İtibariyle alıntı yaptığım satırları ifade eden Erdoğan’dı! Babasının ‘çapkın’ olduğunun altını çiziyordu. Ve... Sebebi bugüne kadar açığa çıkmadı; büyük bir sır olarak saklandı. ‘Çapkın’ Ahmet Erdoğan, iki çocuğunun annesi Havuli’den ayrıldı. Dikkat ediniz boşanmadı, ayrıldı. Aynı yıl... Tarih: 6 Mayıs 1953... Ahmet Erdoğan Beyoğlu’nda terzilik yapan; Mehmet’ten olma Havva’dan doğma 29 yaşındaki Tenzile Mutlu (d. 1924-ö. 2011) ile yaşamaya başladı. Ahmet-Tenzile Erdoğan, imam nikâhlıydı. Ahmet Erdoğan ile Tenzile’nin resmi nikâhı yoktu; bu nedenle resmi kayıtlara göre ilişkileri evlilik dışıydı. Erkeğin çokeşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemelerin kaldırılması; kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanıyan Türk Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926’da kabul edildi. Bu sebeple... Ahmet Erdoğan’ın eşi Havuli, Dumankaya köyünde 1980’de vefat edince ikinci eşi Tenzile ile resmi nikâh kıydı. Yıllar sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda Erdoğan ne diyecekti: ‘Sadece imamlar resmi nikâh kıysın!’ (9 Mayıs 1995, Milliyet)

Rize tarihiyle ilgili yapılan çalışmalarda, bölgede Osmanlı döneminde çokeşliliğin az olduğu belirtiliyor. Dr. Pehlevan’ın çalışmasına göre, Rize’nin yüzde 95.51’i tekeşliydi. İkinci eşe sahip olanların oranıysa yüzde 3.52 idi. Ahmet Erdoğan ikinci evliliği neden yaptı? İstanbul’da yalnız kalmamak için mi? Ya da bir başka nedeni mi var?

Tarih: 26 Şubat 1954 Recep Tayyip de doğdu! Ahmet Erdoğan’ın dini nikâhla yaptığı ikinci evliliğinin tarihini tekrar anımsatayım: 6 Mayıs 1953. Evlilik ile Recep Tayyip’in doğumu arasında, 9 ay 20 gün süre var. Nasıl denk getirmişler! Tabii Recep Tayyip’in nüfus cüzdanındaki kayıt doğruysa! Recep Tayyip’e ‘Recep’ ayında doğduğu için bu ismin verildiği söylendi. 1954 yılının Recep ayı, Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre 6 Mart’ta başlıyor. Er- doğan ise, 26 Şubat doğumlu! Yani Recep ayında doğmamış! Ahmet Erdoğan oğlunu nüfusa 8 Aralık 1954’te kaydettirdi: Recep Tayyip Erdoğan... Rize İli Güneysu (Potamya) İlçesi... Dumankaya Köyü (Pilihoz)...

Ahmet Erdoğan İstanbul’da kendine yeni hayat kurdu. ‘Reis Kaptan’ deniyordu... Kasımpaşa Kulaksız’da oturduğu ev; Kaptanoğlu Sokak’taydı. İddiaya göre bu nedenle ‘Kaptan’ deniyordu! İddia biraz zorlama gibi. Bilinir ki, Rize bölgesinde ‘Ağa’, ‘Hoca’, ‘Reis’ gibi saygınlık unvanları bölgenin ileri gelen kişileri için kullanılıyor. Ahmet Erdoğan bu tür bir ‘saygınlık imajı’ sonucu mu bu unvanı kullandı?

‘(Erdoğan’ın) Babası Hasköy ile Fener arasında sandalcılık yapan ve geçimini bu şekilde sağlayan biriydi. Tayyip’in babası Ahmet’in ideali Sütlüce ile Eyüp arasında yolcu taşımaktı. Zira o hat yolcu bakımından en verimli hatlardandı. Ahmet Efendi’nin ya da nam-ı diğer Reis Kaptan’ın sandalı dört yolcu alabiliyordu. Ahmet, yolcuları taşımak için akşama kadar kürek çekiyordu.’ (Ergün Poyraz, Takunyalı Führer, s. 55) Ailenin resmi açıklamasına göreyse denizcilik işletmelerinde kıyı kaptanlığıyla uğraşıyordu!

Ahmet Erdoğan, 1934’te çıkarılan soyadı kanunuyla ‘Erdoğan’ soyadını aldı. Köyde bulunan akrabaları da aynı soyadını aldığına göre, demek ki birlikte karar verildi. Ahmet Erdoğan’ın Tenzile’den Recep Tayyip’ten başka Mustafa (d. 1958) ve Vesile (d. 1965) adında iki çocuğu oldu. Ahmet Erdoğan’ın –hay maşallah– ilk çocuğu Mehmet Erdoğan ile son çocuğu Vesile arasındaki yaş farkı 40’tı! Kızı doğduğunda Ahmet Erdoğan, 62 yaşındaydı. Tenzile Erdoğan ise 44 yaşında!”

Kaynak : Odatv.com



Tunç Soyerin Babası Nurettin Soyer kimdir?



Erdoğan'ın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer'le birlikte hedef aldığı babası Nurettin Soyer, Fethullah Gülen ile Türkeş'i mahkum ettiren 12 Eylül döneminin Ankara Sıkıyönetim Başsavcısı...

NURETTİN SOYER KİMDİR?

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer, 12 Eylül 1980 Dönemi Sıkıyönetim Başsavcısıdır. Askeri savcı Nurettin Soyer, 12 Eylül sonrası Ankara Sıkıyönetim Başsavcılığı'na getirildi. 

MHP VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI'NDA İDDİANAMEYİ HAZIRLADI

587 sanıklı “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası"nda iddianameyi hazırlamıştı. Duruşmalar sırasında da iddia makamındaydı. Alparslan Türkeş'in de sanıklar arasında yer aldığı davanın ve o süreçte yaşananların ülkücülerin hafızasında kötü bir izi bulunuyor.

dygm7-jx0amq8k.jpg

FETHULLAH GÜLEN'İ İLK KEZ SANIK SANDALYESİNE OTURTAN SAVCI

Nurettin Soyer'in Türkiye tarihindeki rolü sadece MHP davası ile sınırlı değil. Soyer, AKP ile uzun bir süre ortaklık yapan Fethullah Gülen'i ilk kez sanık sandalyesinde oturtan savcıydı. 

İzmirli olan Nurettin Soyer 22 Eylül 1998 yılında hayata gözlerini yummuştur.

Ülkücü kesimin efsane lideri Alparslan Türkeş'i hapse attıran 12 Eylül savcısının oğlu olan Tunç Soyer'i, MHP tabanından oy toplamak isteyen Meral Akşener'in aday olarak istemediği biliniyordu. Tunç Soyer'in babası Nurettin Soyer, 12 Eylül askeri darbesinden sonra MHP ve ülkücü kuruluşlar iddianamesini yazan ve Alparslan Türkeş'e idam isteyen askeri savcı olarak biliniyor.

SOYER'İN AÇTIĞI DAVA
Soyer'in açtığı bu dava dolayısıyla Türkeş yaklaşık beş sene hapis yatmıştı. Nurettin Soyer'in MHP ve ülkücü kuruluşlar davasında 5 idam ve 9 müebbet verilmiş, 221 ülkücü de 36 yıl ile 10 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştı. İşin ilginç ve kamuoyunun da bilmediği tarafı Soyer'in bu davasında Alparslan Türkeş'in, "Cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün yöneticisi" olmaktan ötürü 11 yıl hapis cezası almış olduğu.

TÜRKİYE BASINININ HABERLERİNDEN YARARLANDIM

Hiç yorum yok